STOCKHOLM SENDROMU-2: GÜNEÇ YAZDI

img 4356
STOCKHOLM İZLENİMLERİ

 

Bir Eurovision heyecanı daha ardımızda kaldı. Ama ne yalan söyleyeyim, gerçekten büyük izler bıraktı. Bir tek cümleyle özetlemek istersek, bu yıl Türk rüzgarı esti Stockholm’de.

Tamamen kıran kırana bir yarış oldu. Son ana kadar tırnaklarımızı yedirten oylamayı hiç unutmayacağım. Bu çok hoşuma gitti çünkü önceden kazananı belli olan heyecansız oylamalardan bıkmıştık.

Bu arada İsveç’i muhteşem organizasyon için yürekten tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum. Özelikle sunucular çıtayı çok yükseltti. Sahne tasarımı, ışık oyunları ve Justin Timberlake… Noktayı koymuşlar bence. Bizi önümüzdeki sene Verka Serduchka paklar ancak 🙂

Bu yıl Karabağ bayrağı saçmalığı gibi bazı gölgelere rağmen Come Together mottosuna çok uygun bir yıl oldu. Rengarek, pırıl pırıl, değişik tarzlarda eserleri muhteşem sahne efektleri ve showları eşliğinde izledik.

Finale kalan parçalar beni uzun yıllar sonra % 98 tatmin etti. Bir tek Gürcistan benim için sürpriz oldu ama açıkçası o da sırıtmadı. Finale çıkamadığı için beni üzen bir parça da olmadı açıkçası. Bir tek Finlandiya ve Moldova finalde olabilirlerdi diye düşünüyorum.

Rusya ve Avustralya’nın yaşadığı hayal kırıklığı da bu yılın unutulmaz anıları oldu. İspanya, Fransa, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Malta ve diğer finalistler, hepsi sahnede görevlerini sonuna dek yaptılar ve kulaklarımıza da gözlerimize de bir şölen yaşattılar.

Bu noktada Türkçe’yi (Tatar lehçesi de olsa) ve Türk adını tekrar Eurovision sahnesine taşıdığı için Jamala’ya buradan çok teşekkür ediyor, sevgilerimi yolluyorum (umarım bu mesaj ona ulaşır). Biraz Jamala’nın zaferinden bahsedelim: Sahneye yüreğini ve tüm benliğini koyma deyiminin anlamını canlı olarak Jamala’dan izledik. Özellikle ağıt bölümündeki yükseliş kim bilir acılar yaşamış kaç yüreği yerinden oynattı. Jamala Avrupa’ya şunu söyledi: Dünya üzerinde yaşayan herkesin, tüm halkların geçmişinde yaşanan acılar, sıkıntılar olmuştur. Acıları, zorlukları çeken sadece belli bir kesim yoktur. Sen bazı acılar yaşadıysan ben de yaşadım, senden bir farkım yok.

Evet, aslında gerçekten birbirimizden farkımız yok. Dünyayı yaşanabilir güzel bir yer haline getirmek bizim elimizde. Yeter ki kinimizi, hırsımızı arkamızda bırakıp 2016 Mayıs ayının 2. Haftası Stockholm’de yaptığımız gibi “bir araya gelelim”. Yeter ki 14 Mayıs 2016 tarihinde Stockholm’deki Globen Arena’da yaptığımız gibi tüm Avrupa olarak Susanna (Jamala’nın gerçek adı) adındaki bir genç kadının ailesinin geçmişinde yaşadığı acılara hep beraber ağlayalım ve gözyaşlarımız dökülen kanları, kini, nefreti temizlesin gitsin. Ve bu gözyaşları hepimizden hepimize gitsin. Ben bunun bir hayal, fantezi olmayabileceğini 14 Mayıs gecesi Stockholm’de gördüm ve içim umutla doldu…

Güneç Nigar