OGAE Turkey eski başkanı ve şimdiki yönetim kurulu üyelerinden Olcay’ın bakış açısından Dami Im ve Sound of Silence
İlk kez geçen sene, hatırı sayılı bir liste başarısıyla tanınmış bir “star” müzisyen-şarkıcı olan Guy Sebastian’ın “Tonight Again” şarkısıyla Eurovision’da yerini alan Avustralya, Avrupalı yarışma severleri olduğu kadar Eurovision’un, -İsrail, Azerbaycan ve geçmişte de Fas gibi EBU üyesi olup da kıta dışında yer alan ülkeleri istisna tutarsak- yalnızca Avrupa ülkeleri ile sınırlı olduğunu bilen, gören ve yarışmanın tarihine de bakarsak böyle zannetmekte haklı olan dünya kamuoyunda hafif bir şok etkisi yaratmıştı. Elbette Avustralya’nın yarışmada yer alıyor olması, birçok fanın tepkisini de çekmekte gecikmeyecekti. Öyle ya, değil Avrupa’ya yakın, dünyanın başka bir coğrafyası ve hatta başlıbaşına bir kıtasından böyle bir katılım, kelimenin tam anlamıyla “Ne Münasebet?” idi. Son birkaç yılda ayyuka çıkan dedikodular doğru çıkmış, Avrupa Yayın Birliği hem dünyanın bu en uzun soluklu uluslararası müzik yarışmasının giderek artan ekonomik yükünü hafifletmek, hem de dünyaca tanınırlılığını artırmak için olsa gerek, kıta dışında olmasına rağmen EBU üyesi olan Avustralya’ya, yarışmanın 60. yılına özel bir ayrıcalık tanımış ve bununla da yetinmeyerek “finale kalma olasılığını” azaltmaması için ülkeyi ön eleme olmadan finale taşımıştı. 60. yıldönümü anısına bir defalığına Eurovision’a katılmış olacak olan Avustralya’nın kazandığı takdirde ise ulusal kanalları SBS’nin ev sahipliğinde farklı bir EBU üyesi ülkede düzenleyeceği de kurallara dahil edilmişti. Önümüzdeki yıllarda başka sürpriz ülkeleri de Eurovision’da görebileceğimiz de bir diğer konuşulan konuydu ve Avustralya bu konuda ilk -ve şimdilik tek- örnek olarak yarışmada yerini çoktan almıştı bile. Guy Sebastian oldukça profesyonel hareketli bir dans parçasıyla katılarak 5. oldu ve listelerde de hatırı sayılır başarı elde etti. Avustralya, aynı yıl Junior Eurovision’a da katılarak EBU ile olan bağlarını biraz daha güçlendirmiş olacaktı.
Ülkenin 2016’ya da katılımı ve bu kez doğrudan finalde yarışmayarak önce yarı finalde şansını deneyeceği açıklandığında bu kez Eurovision kulisleri gözünü (ve kulağını) çoktan 2013 X-Factor birincisi Dami Im’e çevirmişti bile. Müziğe çok küçük yaşlarda klasik piyano ile başlayan Güney Kore asıllı şarkıcı, X-Factor zaferinin ardından Sony’nin kanatları altına girerek “Alive” adlı şarkıyla çıkışını yapmıştı. 3. stüdyo albümünden çıkan “Super Love” ve “Gladyatör” şarkıları da güzel liste başarılarına imza atmış ve Dima’nın heyecan veren başarısı Eurovision macerasına kadar uzanmıştı.
Stockholm’de söz ve müziği DNA (David Musumeci & Anthony Egizii) imzalı “Sound of Silence” adlı şarkıyla yarışacak olan Dami Im, güçlü sesi ve karizmatik yorumu ile birçok müzikseverin gönlüne çoktan girdi ve şarkının açıklanmasıyla birlikte Eurovision bahislerinde ilk 10’un, birçoğunda ise ilk 5’in dışında hiç kalmadı.
Dünya listelerinde de karşımıza çıkacağını düşündüğüm “Sound of Silence”, kanımca bu yılın en kaliteli şarkısı ve hem düzenleme, hem yorum hem de görsellik anlamında kesinlikle zaferi hakedecek bir sahne ile bu yıla damgasını vurmaya hazırlanıyor. Eurovision Şarkı Yarışması’nın genel müzikalitesine de olumlu bir katkısı olan böyle katılımları daha fazla duymaya ve dinlemeye ihtiyacımız olduğu gibi, şarkının her geçen gün dört yanı kötülükle dolup taşan bu hayatın ancak ve ancak müzikle daha çekilebilir olduğuna bizi inandırması bakımından da önemli ve dikkat çekici bir katılım olduğunu söylemek mümkün. Şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki Avustralya, 2 yıldır gecenin “misafir ülkesi” olmasına karşın başta çekinceyle yaklaşan birçok Eurovision fanının pet ülkesi olmayı başardı ve yarışmaya gönderdiği şarkıların kalitesine dikkat etmesiyle de birçok ülkeye örnek olması bir yana yarışmanın da çıtasını pekala artırdı.
Bakalım “Sound of Silence”, bahis sitelerinin de gösterdiği gibi hem finale çıkmayı başaracak hem de finalde ilk 5’ye yer alabilecek mi? Vicdan ve adalet bu sene Eurovision’a da uğrarsa, işte bu hiç de zor değil.