‘Şükürler olsun finaldeyiz’ dediğimiz, bitmesiyle başlaması bir olan güneşli bir Bakü gününden herkese merhaba!
Dün gece öldük öldük dirildik resmen. Şöyle bir günün başlangıcına dönelim…
Öğlen saatlerinde Press Center’a adımımızı attık.Burada bir bayram havası, bir çoşku vardı ki sormayın. Bütün ülke fanları bayraklarını kuşanmış, kendilerince yaptıkları kostümlerle ortama renk katıyorlardı. Örneğin Hollandalılar kendilerine Joan Franka’nınkine benzer kostümler yapmışlar, başlarında kocaman tüyleri ve kıyafetleriyle Press Center’da ve arenada kızılderili gibi dolaşıyorlardı. İsveçli fanlar da otrişleri ve sıradışı kıyafetleriyle her yıl olduğu gibi ilgi çekicilerdi. Biz de Türkiye tişörtlerimiz ve bayraklarımızla gösterimizi yaptık ve arenadaki yerimizi aldık. Hepimizin final için beklentisi fazlasıyla yüksekti. Buradaki tabloda da 1.sıradaydık. Tabii bunun sebebi buradaki Azerbaycanlı gönüllülerin de oy kullanabiliyor oluşundan olabilir. Gerçi ne farkeder, biz şarkımızı çok seviyor ve güveniyorduk ve finalde olacağımıza da adımız gibi emindik. Neyse, yarışma başladı ve ilk sırayı Sırbistan aldı.
Zeljko Joksimovic Eurovision’a şarkı yollayacak ve o şarkı finale kalamayacak! Böyle bir şeyin mümkün olamayacağını hem yarışmayı takip edenler, hem de performansı izleyen herkes kolayca farkedebilir.
Zeljko çok iyi bir performanstan sonra sahneyi Makedonya’ya bıraktı. Kaliopi muhteşem bir kadın. Hem insan olarak, hem de ses yeteneği olarak. Bu zamana kadar favori gösterilmeyen Kaliopi bir anda dikkatleri üzerine çekti ve neredeyse favori diyebileceğimiz bir durumda artık. Burada da konuştuğum kişiler Makedonya’ya bayıldıklarını da dile getiriyorlar zaten.
Hollandalı Joan Franka ise çok tatlı ve sempatikti ve enerjisini arenadaki herkese yansıttı. Hemen hemen herkes onu ayakta izleyip eşlik etti. O dakikalarda finalde olacağına adım gibi emindim.
Arenada hava iyice eğlenceli hale bürünmüştü çünkü çok güzel ve enerjisi yüksek şarkılar üst üste denk gelmişti. Sırada Malta vardı. Kurt sahnede çok eğleniyor. Yaptığı işi ne kadar sevdiğini zaten gözlerinden anlamanız mümkün. O bu kadar eğleniyorken, sizin de eğlenmemeniz neredeyse imkansız.
Beyaz Rusya ise 2007’de Dima Koldun sayesinde kazandığı karizmasını ondan sonra gönderdiği bütün şarkılarla yerle bir etti. Bu sene Litesound’u seviyordum ancak finale çıkmayı hakedecek bir şarkı olmadığını da biliyordum. Umarım tekrar “Work Your Magic” kadar güzel ve kaliteli bir şarkıyla katılırlar.
Portekiz burada hiç sevilmiyormuş. Dün gece bir kez daha emin oldum. Doğru düzgün alkış almadı ki zaten finale de çıkamadı.
Ukrayna çok seviliyor. Nasıl oluyor bilmiyorum ama seveni çok varmış burada. Gaitana şarkı boyunca bağırmaktan başka bir şey yapmıyor ve bu gerçekten korkunç. Bence finali haketmiyordu ki finalde de iyi bir derece alamayarak bunu kanıtlayacaktır.
Bulgar Sofi ne zaman sahneye çıksa burada dalga geçiliyor. Komik bulunuyor yani hem şarkı, hem Sofi. Bana kalırsa “I Love Belarus” vakasından başka bir şey değildi.
Slovenya’nın ise finalde olacağını düşünmeye başlamıştım. Bu gruptaki ülkelerden Slovenya’ya oy çıkar gibi duruyordu. Ancak çıkmadı ve iyi de oldu; çoğu güzel şarkının hakkı yenmemiş oldu. Ancak daha önce de dediğim gibi, Eva çok iyi bir ses. Umarım tekrar katılır ve onu tekrar Eurovision sahnesinde dinleriz.
Hırvatistan’ın çıkması beni çok şaşırtırdı. Asla haketmeyenlerden biriydi ve salondan da hiç tepki almadı. Şarkı bittiğinde tek tük alkış seslerinden sonra şöyle bir oh çektiğimi hatırlıyorum.
Loreen ise beni korkutuyor. Hepimiz neredeyse eminiz; o İsveç’e 1.liği götürecek. Ancak bu iyi mi olur kötü mü diye şüphelenmeye başladım. İsveç’te yarışma izlemek benim hayalim. Eminim çoğu kişinin de öyledir. Ancak İsveç’e birinciliği götürecek kişi Loreen mi olmalı bilemiyorum. Melodifestivalen’in (İsveç ulusal finali) yapıldığı haftalarda Loreen’i görünce “Tamam” dedim, “iş bitti.” İsveç Loreen’i seçerse kesin 2013’de İsveç’teyiz deyip duruyordum. Hatta Loreen’in dünya starı olacağını da düşünüyorum. Nitekim Loreen de öyle düşünüyor olmalı ki kendini 1. ilan etmiş bile. Korumalarla gezmeleri,bir havalar vesaire derken, çoğu fanı ve bizi uyuz etmeye devam ediyor. Bu kadar çok sevdiğim bir şarkıcıyı bu halde görünce üzülmekle sinirlenmek arasında kalıyorum. Loreen benim için bitmiştir. Kazanmasını artık hiç istemiyorum ama kazanacağını da biliyorum. Keşke herkes bizim burda gördüklerimizi görebilseydi.
Gürcistan için yorum yapmaya bile gerek yok. Korkunç olduğunu izleyen herkes farketmiş ki finale kalamadı.
Şimdi ben size nasıl anlatsam ki ya… Can Bonomo arenayı salladı desem az kalır. Can sahneye gelirken arenada inanılmaz çığlıklar alkışlar yükselmeye başladı. Ben de kendimi o aralar kaybetmeye başladım zaten. Müzik başladığı anda zaten çığlıklardan şarkıyı duyamaz olduk. Sonra bir etrafıma baktım ki herkes ayaklanmış bütün arena ayakta çığlıklar atıp alkışlayıp şarkıyı söylüyor! O anı gördükten sonra ben iyice kendimden geçtim. Hep birlikte zıplayarak, bayrakları sallayarak dünyadan koptuk resmen. “Hayde” bölümü geldiğinde ise benim tüylerim diken diken olmuştu. Kalbim az kaldı duracaktı. Şarkı bittiği anda yankılanan çığlıklar içinde “Türkiye” seslerini unutamıyorum! Bunların hepsini canlı canlı yaşadıktan sonra, finalde olmamamız imkansızın üstünde diye düşünmeye ve emin olmaya başlamıştık.
Ott Lepland’ın sesi muh-te-şem! Yılın en iyi erkek sanatçısı diyebiliriz. Finale çıkmasını en çok istediğim ülkeydi şüphesiz. O sahnedeykende herkes hayranlıkla seyretti zaten.
Slovakya’daki “rock” rüzgarı az kalsın Max’in pantalonunun düşmesiyle skandal rüzgarına dönecekti. Max’e bayılıyorum, şarkısına bayılıyorum! Ama şov olarak, tarz olarak çok yanlış yollardan gitti. Saçları ve kıyafeti gerçekten korkunçtu. Ne yazık ki şarkısını bitirdikten sonra da sadece benim çığlığım ve alkışım duyuldu 🙂
Tooji!! Dün gece çok iyiydi. İnanılmaz güzel tepkiler aldı ancak kazanacak gibi durmuyor. İlk 10’da olacak ama ilk 5 için henüz bilemiyorum.
Yarışmanın en sıkıcı şarkısı kesinlikle Bosna-Hersek’e ait! Finale çıkması da tamamen şans işiydi. Balkan ülkeleriyle aynı finalde yarışmakta böyle bir şans işte. Finali kötü bir dereceyle bitirecek.
Galiba Türkiye’den sonra en çok sevindiğim ülke Litvanya oldu. Onu burada sanırım bir tek ben seviyorum. Kiminle konuşsam bana “Litvanya çok kötü” diyor. Olsun, ben seviyorum ve Donny i finalde bir kez daha seyredecek olmaktan dolayı da çok mutluyum!
Şarkılar bittikten sonra harika bir şov seyrettik. Geçtiğimiz 5 yılın 1.leri Maria Serifovic, Dima Bilan, Alexander Rybak, Lena ve Eldar’la Nigar. Ülkelerine 1.lik getirdikleri şarkılarını Azerbaycan müzikleri kıvamında “cover”layarak söyledikten sonra Abba nın “Waterloo”sunu söyleyip sahneden ayrıldılar.
Bizim için heyecan başlamıştı. Sonuçlar açıklanmaya başladığı anlarda aklıma geçen sene neler yaşadığımız gelmeye başladı. Çıkamayacağımızı biliyordum ama bir ümit son zarfdan çıkarız diye bekleyip çıkamayınca düştüğümüz durum çok fenaydı. O olay yaşanınca bu sene insan korkmadan edemiyor tabii. Finalistler açıklanmaya başladı. İlk ülke Litvanya oldu! Galiba bu duruma tek sevinen bendim. Herkesde “nasıl ya, nasıl olur” bakışları vardı o anlarda. Ardından 2.zarftan Bosna Hersek çıktı. Bunu görür görmez “Tamam bitti, yandık şimdi!” demeye başladım. Sırbistan’ın çıkmasına zaten hiç şaşırmadım. Derken Ukrayna çıktı. Asla ummuyordum çıkmasını. “Ukraine” yazısını görünce de başımdan aşağıya kaynar sular inmeye başladı. İsveç, Makedonya, Norveç, Estonya, Malta çıktı. İyi hoş, sevindik ama hala Türkiye yok! “Yoksa, olabilir mi acaba?” demeye başladık. Ellerim ayaklarım titriyor, kalbim çarpıyordu. Ortam çok gerildi. Sadece biz değil, bütün salon gerildi. Sunucu “Kim çıksın?” diye sorduğunda bütün Azeri kardeşlerimiz “Türkiye” diye bağırmaya başladılar. Bütün salondan sadece tek bir ses çıkıyor: “Türkiye”. Sanırım hayatımda yaşadığım en mükemmel andı. O kadar gerilmiştik ki, az kalsın gidiyorduk kalpten. Bu sene geçen seneden farklı olarak “Golden Ticket” yapmışlar. Muhtemelen de Avrupaya kardeşliğimizi, birliğimizi göstermek ve heyecanı arttırmak için de bizi son zarf olan “Golden Ticket”a bıraktılar. Arenada yaşananlar bakımında harika oldu böyle yapmaları. Ancak biz biz kalpten gidiyorduk. Kendi ülkemizde bile böyle bir şey yaşayamazdık. Biz kendi milletimize destek vermeyen bir ülke olarak Azerilerden öğrenceğimiz çok şey olduğunu düşünüyorum bu anlamda. Her neyse… “Türkiye” sesi geldiği anda havalar uçtuk tabii ve inanılmaz bir rahatlamayla çığlıklar atarak şükürler olsun diye bağırarak arenadan ayrıldık.
Sonuç olarak kutlamayı sabahlayarak yaptık.Sabah 8.30 du gözlerimi kapattığımda. Az önce jüri provası bitti. Ayrıntıları yarın anlatmaya devam edeceğim.
[youtube http://www.youtube.com/watch?v=J1viLmPCeAM]