OGAE TÜRKİYE ÖZEL – AMİR:2008’DE TÜRKİYE’DE SU KAYAĞI HOCASIYDIM
Amir, Fransa doğumlu Yahudi bir şarkıcı. Fransa’nın başarıya hasret kaldığı, son sıralara demir attığı Eurovision’da, makus talihini değiştirmek için 2016’da şans verdiği isim. Çocukluğu ve ilk gençliği İsrail’de geçen Amir, Stockholm’de Fransa’yı ” j’ai cherche” adlı şarkısıyla sallamaya hazırlanıyor. Zira emin adımlarla bahislerde yükselen şarkı, çaldığı her yerde fanların ilgi odağı olmayı da sürdürüyor. Ama Amir’in hayat hikayesinde önemli bir bölümü de Türkiye kaplıyor. Hatta bu detayı, ilk kez bu röportaj sayesinde öğreneceksiniz. OGAE Turkey Fransa temsilcisi Önder Selek, Amir’le Fransa’da görüştü ve koyu bir sohbet gerçekleştirdi. Bu röportajdan 2 gün sonra ise Amir, Amsterdam’daki Eurovision konserinde sahne aldı. OGAE Turkey Başkanı ve üyeleri de o konserdeydi. Amir’le sıcak bir buluşma da orada gerçekleşti.
İşte Amir’in Önder Selek’e yaptığı bomba açıklamalar ve Amsterdam’daki OGAE Turkey-Amir buluşmasından kareler:
-İKİ FARKLI ÜLKE, İKİ FARKLI SES YARIŞMASI
Önder Selek: Merhaba Amir ! Önce bize biraz kendinden ve müzikal kariyerinden bahsedebilir misin?
Amir: 1984’te Fransa’da doğdum. 8 yaşında ailemle birlikte Tel Aviv’e taşındık. Küçüklüğümden beri hep müzik yapma isteğim vardı. 22 yaşındayken çok da deneyim sahibi olmadan İsrail’de yayınlanan “Nouvelle Star” adlı yarışmaya katıldım. Kariyerim açısından iyi bir başlangıçtı. Sonra 6 yıl sürecek Diş Hekimliği eğitimime başladım. Ama eğitim süresince müzikten hiç kopmadım, besteler yaptım. Eğitimin son döneminde sadece müzik yapmak için kendime bir yıl ayırdım. Bu süreç çok verimliydi. Çeşitli videolar çekip Youtube’a yükledim. Hemen sonrasında Fransa’daki yapımcılardan, “The Voice” yarışmasına katılmam için teklifler geldi, katıldım ve finale kadar ulaştım. Ve sonunda işte Fransa’yı Eurovision’da temsil etmek için görevlendirildim.
Önder Selek: Fransa TV’si bu sene bizi oldukça merakta bıraktı. Heyecanlı bir bekleyişin ardından öğrendik ki temsilci sensin. Peki bu kararı nasıl aldın?
Amir: The Voice yarışmasının hemen ardından iki sene sürecek yoğun bir albüm hazırlama dönemine girmiştik. Albüm çalışmaları bittiğinde, plak şirketiyle anlaşma üzerine çalışırken tesadüfen bu sene Fransa’nın delegasyon başkanı olarak görevlendirilen Eduardo Grassi ile tanıştım. Eurovision’u zaten takip eden biri olduğum için konuyla yakından ilgilendim tabi. Kendisi de bana sürecin nasıl işlediğini anlattı biraz. Başlarda adaylığa çok sıcak bakmamıştım çünkü albüm henüz yeni çıkmak üzereydi. Ve bu çalışmalar arasına, single, turne gibi detaylar varken, Eurovision’u bu sürece nasıl oturtacağıma karar veremedim. Bu noktada bir şey itiraf etmek istiyorum. İnsanların “J’ai cherche”yi Eurovision için yaptığımı düşünmelerinden çekindim açıkçası. Çünkü bu şarkı benim çıkacak albümüm için yazılmıştı. Eduardo Grassi albümü dinledi ve “J’ai cherche” için bana “Kesinlikle bu şarkıyla katılmalısın” dedi. O zaman için kafamda hiç olmayan bir projeydi ve düşünmek için biraz zaman istedim. Menajerim ve prodüktörümle de yaptığım görüşmeler sonucunda, bu şarkının Eurovision şarkısı olacağını duyurmadan çıkarılmasına karar verdik. Bunun sebebi ise, şarkının radyo ve televizyondaki başarısına göre karar vermek gerektiğini düşünmemizdi. Bu her iki taraf için de en iyisiydi. Ocak ayında şarkıyı çıkardık piyasaya ve şubat sonunda da, Fransa’nın Eurovision şarkısı olduğu açıklandı.
– AMİR: İNGİLİZCE KATILIMIN AVANTAJ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM
Önder Selek: “J’ai cherché” cok modern ve hemen yakalayan bir melodiye sahip. Peki neyi anlatıyor? Hikayesinden bahseder misin?
Amir: Sanırım şarkının herkesi ilgilendiren bir hikayesi var. Hayatımızda bize mutluluk ve huzur veren şeyler vardır bilirsiniz, ben bunu müzikte buldum. Ama şarkının yapısı itibarıyla bu başkaları için aşk, bir hobi ya da sevdiği kişiyle tanışma hikayesi olabilir. Şarkı, hayatta sürekli aradığımız ve bizi mutlu eden şeylerden bahsediyor. Ve bu yönüyle de herkesin kendiyle ilgili bir şeyler bulabileceği bir şarkı.
Önder Selek: Fransa genellikle Eurovision’da Fransızca yarışıyor. Sen Fransızca-İngilizce katılmayı tercih ettin. Bunun bir avantaj olduğunu düşünüyor musun yarışma için?
Amir: Ben dünyada herkese mesajımızı her dilden iletebileceğimize inanıyorum. Albümümde de hem İngilizce, hem Fransızca hem de her ikisini kullandığım şarkılar var. Eurovision için ise bunun bir avantaj olduğunu düşünüyorum evet. Böylelikle şarkınızı anlayacak ve sizinle birlikte söyleyecek insanların sayısı da artıyor. İki dilde söyleyerek iyi bir şey yaptığımızı düşünüyorum. Ayrıca şarkının sadece İngilizce olan versiyonu da çıktı, umarım beğenirsiniz.
-AMİR: ANTALYA KEMER’DE SU KAYAĞI DERSLERİ VERDİM
Önder Selek: Biliyorsun Türkiye 2013’ten bu yana yarışmaya katılmıyor. Ancak şarkın, Türkiye’deki fanlar arasında oldukça popüler. Peki sen Türkiye ile ilgili neler biliyorsun?
Amir: Eğer size, zamanında bir süre Türkiye’de yaşadığımı söylesem inanır mısınız:)
Önder Selek: Nasıl yani?
Amir: Evet evet, 2008 yılında Antalya Kemer’de su kayağı hocası olarak çalışıyordum. Tatillerimin çoğunu da Türkiye’de geçirdim, hatta eşimin annesi İzmir doğumlu:)
Önder Selek: Hahaha inanılmaz! E o zaman Türkiye’nin Eurovision şarkılarından bildiklerin vardır kesin.
Amir: Tabi ki! Everyway that I can ve Sertab Erener. En sevdiğim Eurovision şarkılarından biri. (Amir burada bir kaç saniye şarkıyı söylüyor) Fransa’nın 1977’de Marie Myriam ile kazadığı L’oiseau et l’enfant şarkısını da çok severim. Genelde kazanan şarkıları seviyorum sanırım:)
Önder Selek: Gerçi sen biraz giriş yaptın o zaman ben de sorayım. Daha önceleri Eurovision’u takip ettiğin anlaşılıyor. Bir izleyici olarak ne ifade ediyor sana?
Amir: Evet Eurovision’u küçüklüğümden beri çok seviyorum. Her sene ailemle birlikte heyecanla, hiç kaçırmadan izlerdim. Hatta kendi aramızda küçük oylamalarımızı da yapardık. Şimdi bu büyük gösterinin bir parçası olduğum için inanılmaz mutluyum.
Önder Selek: Peki nasıl hazırlanıyorsun? Sahne şovun hakkında ipucu alabilecek miyiz?
Amir: Biraz modern ve özel bir şeyler olacağını söyleyebilirim. Halen üzerine çalıştığımız için fazla detay vermem mümkün değil. Ama size, bu şarkıya hakettiği değeri sahnede vereceğimizin garantisini verebilirim.
Önder Selek: Bu sene favoriler arasında gösteriliyorsun, biliyorsun değil mi? Sence kazanır mısın?
Amir: Bana göre herkesin kazanma şansı var. Öncelikle ilk hedefim 14 Mayıs’ta sahnede en iyi işi çıkarmak. O güne kadar en iyi şekilde hazırlanacağım. İyi olan kazansın diyorum, ben de olabilirim başkası da. Ama önemli olan sahnede cidden iyi bir iş çıkarmak ve Fransa’ya mutlu dönmek.
-AMİR: SICAKLIĞIN, CÖMERTLİĞİN, İYİLİĞİN ÜLKESİ TÜRKİYE
Önder Selek: İsrail’de büyümüş, orada yarışmaya katılmış bir isimsin. Bu yıl ki İsrail şarkısı hakkında ne düşünüyorsun? Ayrıca diğer şarkıları dinledin mi? favorilerin var mı?
Amir: Bu sene Avustralya, İspanya ve Hırvatistan’ın şarkılarını çok sevdim. Ayrıca İsrail’i de çok başarılı buluyorum. Bunun da ötesinde Hovi Star, mükemmel bir şovmen. Sahne üzerinde çok etkili. Onun da başarılı olacağına inanıyorum.
Önder Selek: Albümün ne zaman çıkıyor?
Amir: 29 Nisan’da “Au cœur de moi” adlı albümüm çıkıyor. Çok mutluyum bugün bunu başarabildiğim için. Tüm Avrupa çapında müzikseverlerle buluşacak, umarım da siz de beğenirsiniz.
Önder Selek: Tebrik ederiz Amir! Ayrıca çok teşekkürler. Biliyor musun OGAE Turkey de, kalabalık bir grup olarak Stockholm’de olacak. Aralarında seni destekleyenler de var? Onlara neler söylemek istersin?
Amir: “Meraba Abicim” (Türkçe söylüyor ve gülüyor) Sıcaklığı, iyiliği ve cömertliği ile Türk insanını çok seviyorum. Eurovision bana, şarkımı Türkiye’ye kadar ulaştırma şansı verdi. Bu anlamda da çok mutluyum. Siz Türk arkadaşlarımın desteğine önem veriyorum. Güneşin ülkesi, mutluluğun ülkesi Türkiye’ye gelip en yakın zamanda şarkılarımı orada söylemeyi çok istiyorum.
Biz de OGAE Turkey olarak Amir’e Eurovision Şarkı Yarışması’nda başarılar diliyoruz. Stockholm’de tekrar görüşmek üzere sevgili Amir.