Cem Bulut yazdı..
Yarışmaya bir ay kalmışken ve resmi Eurovision Song Contest: Vienna 2015 albümü piyasaya çıkmışken şarkıları biraz daha yakından tanımanın tam zamanı diye düşündüm. Bu yazı dizisinde sizlerle 19, 21 ve 23 Mayıs günlerinde kulaklarımızı şenlendirecek 40 şarkıyı beşer beşer, yarışma sıralamasına göre inceleme altına alacağız. Baştan belirtmem gerek ki bu yazı dizisinde okuyacaklarınız benim kişisel yorumlarımı ağır bir şekilde içerebilir. Yazdıklarım kulübümüzü bağlamıyor. Sözü daha fazla uzatmadan ilk şarkımıza geçelim.
I Want Your Love – Eduard Romanyuta (Moldova)
Şarkıya geçmeden önce biraz şarkıyı seslendirecek olan Eduard Romanyuta’dan bahsedelim. Eurovision’a hiç te yabancı bir isim değil Romanyuta. Kendisi aslen Ukrayna vatandaşı ve 2011, 2012 ve 2013 yıllarında Ukrayna’yı temsil etmek için ulusal elemelere katılmış. 2011 yılında Berega isimli şarkısıyla 19 katılımcı arasında 7., Ertesi yıl I’ll Never Let Go isimli şarkısıyla 21 katılımcı arasında 5., 2013 yılında ise Get Real With My Hearth isimli şarkısıyla 20 katılımcı arasında 3. olmuş. 2014 yılında bir yıl ara veren Romanyuta bu sene Ukrayna’nın yarışmadan çekilmesi nedeniyle Moldova’da ulusal elemelere katıldı. Ukraynalılara kendini sevdirmede pek başarılı olamayan Eduard, finalde 13500 halk oyu toplayıp 84 puanla zaferi tattı. Ve Moldova’yı Viyana’da temsil etmeye hak kazandı.
Sözleri ve bestesi Erik Lewander, Hayley Aitken ve Tom Andrews tarafından yapılan ve bizi alıp 90lara götüren, her an Mariah Carey’in şarkıya gireceği hissini bizde yaratan I Want Your Love yüksek tempo bir şarkı. Şarkının beğeneni kadar beğenmeyeni de var. Tek şeyden eminim yaz aylarında bol bol duyacağımız bir şarkı olacak bu.
Face The Shadow – Genealogy (Ermenistan)
1915 Olayları’nın ardından dünyanın dört bir yanına yayılan Ermeni ailelerini tekrar birleştirmek için Eurovision’da Ermenistan’ı temsil etmeleri amacıyla kurulan Genealogy isimli grup dünya çapında başarılı beş kıtadan ve Ermenistandan altı Ermeni müzisyenin bir araya gelmesi ile oluştu. Unutma Beni çiçeğinden ilham alan grupta beş kıtadan beş diaspora müzisyeni taç yapraklar merkezde ise Ermenistan’dan katılan sanatçı bulunuyor. Grup üyeleri şöyle:
- Vahe Tilbian (Etiyopya – Afrika)
- Tamar Kaprelian (Birleşik Devletler – Amerika)
- Stephanie Topalian (Japonya – Asya)
- Essaï Altounian (Fransa – Avrupa)
- Mary-Jean O’Doherty Basmadjian (Avustralya)
- Inga Arshakyan (Ermenistan)
İlk başta Eurovision.tv tarafından ismi Don’t Deny olarak açıklanan Face The Shadow isimli şarkı orta tempoda etnik melodilerle desteklenmiş bir şarkı. Şarkı güzelliği bir yana 100. yılında Ermeni olaylarının reklamını yaparak oy kazanma mücadelesi olduğu gayet açık olan bir proje Face The Shadows. Bunun yorumunu sizlere bırakmayı daha uygun buldum zira ben bir Eurovision fanı olarak yarışmanın politik mesajlar vermesini uygun bulmuyorum ve şarkıların yarışması gerektiğini düşünüyorum. Eğer şarkı açısından bakacak olursam gayet beğendiğimi söyleyebilirim. İyi bir sahne şovuyla finale çıkmak bir yana birinciliği bile zorlayabileceğini düşünüyorum.
Sözleri Inna Mkrtchyan tarafından bestesi ise 2010 yılında Ermenistan’ı temsil eden Eva Rivas’ın Apricot Stone isimli şarkısını hazırlayan ekipte de yer alan Armen Martirosyan tarafından yapılan şarkının bu senenin teması olan Building Bridges temasına uyarak barış mesajları verdiği söylenmişti.
Rhythm Inside – Loïc Nottet (Belçika)
The Voice (O Ses) Belçika yarışmasının üçüncü sezonunu ikinci tamamlayan 19 yaşındaki Nottet, RTBF tarafından Belçika’yı temsil etmek üzere seçildi. Yavaş tempodaki bir pop şarkısı olan Rhythm Inside, Beverlo Jo Scott tarafından yazıldı ve Loïc Nottet, Luuk Cox, Shameboy üçlüsünün emeğiyle bestelendi. Son birkaç yıldır kafamı “Acaba Belçika’da low pitch söyleyebilen erkek ses kalmadı mı?” sorusuyla doldurdu Belçika. Bu sene de aynı soruyu soruyorum. Şarkı bana biraz Amy Winehouse şarkılarını hatırlattı. Yarışma sonucunda ne olur bu şarkı pek bir fikrim yok. Fikirsiz olduğum şarkılar kategorisinde yer alıyor.
http://www.youtube.com/watch?v=xV2b3L1K6_c
Walk Along – Trijntje Oosterhuis (Hollanda)
Hollanda geçen sene tarihinin en iyi parçalarından biriyle katılmış ve Conchita’nın ardından yarışmayı ikinci olarak tamamlamıştı. Hatta yarışmadan sonra The Common Linnets’in solisti ortadan kaybolmuştu. Neyse konumuza dönelim bu sene yarışmaya Walk Along ile katılıyor Hollanda. İsmini yazmak bir çile olan Trijntje Oosterhuis (o kadar da zor değilmiş aslında :D) tarafından seslendirildi şarkı. Hollandanın eski temsilcilerinden ve Oosterhuis’in yakın arkadaşı Anouk tarafından yazıldı ve Anouk ile Tobias Karlsson ikilisi tarafından bestelendi. Birazdan okuyacağınız şarkının aksine bu şarkı kısa değil, klasik üç dakikalık bir şarkı ama bu üç dakikanın yarısı Ayayayayayay şeklinde devam ediyor ve belli bir süre sonra şizofrenik etkiler bırakabiliyor insanda. Sonuç ne olur bilmiyorum ama ben şimdiden sıkıldım şarkıyı dinlemekten. O yüzden bu kadar değerlendirme yeter de artar bu şarkı için.
Aina mun pitää – Pertti Kurikan Nimipäivät (Finlandiya)
Ve geldik yazı dizimizin beş şarkılık ilk parçasının sonuna. Daha önce de dediğim gibi Eurovision bir şarkı yarışması. Kim daha anlamlı mesaj verecek veya derdini daha iyi anlatacak yarışması değil. Tamam söz konusu Finlandiya olunca birşey demek anlamsız kalabiliyor zira bu ülke romantik salon beyefendisi kıvamına gelen bir yarışmayı bir grup canavar ve onların şahaserleri ile kazanmış bir ülke. Fakat her ne olursa olsun bu bir yarışma, insanların oy verip birinci seçtikleri bir organizasyon. Sakın yanlış anlamayın fikir güzel, grup başarılı ve engellilerin hayatın her noktasında yer alabileceğini herkesin kabul etmesi gerekiyor ama bir şarkı yarışmasına bir buçuk dakikalık vasat bir şarkıyı göndererek acitasyon oylarını toplamayı planlamak beni rahatsız ediyor. Her yıl artan iktarda ülke farklılık adı altında müzikten soyutlanmış ve alakasız şeyleri yarışmada kullanarak bana o klişe, komşunun komşuya oy verdiği yılları adeta özletiyor. Neyse bu kadarı yeterli biraz da şarkı ve gruba bakalım.
Pertti Kurikka’s Name Day, Pertti Kurikka (grubun gitaristi) tarafından kurulan bir Punk-Rock grubu. Gelişim bozukluğu olan insanlara dikkat çekmek için oluşturulan grup 2009’dan beri aktif olarak müzik yapıyor. Geçen sene Lordi’nin solisti Mr. Lordi ile birlikte bir hayır gecesinde sahne almışlar.
Aina mun pitää, günlük aktivitelerin allatıldığı bir dakika 27 saniyelik bir şarkı. Bu bir rekor demek, Eurovision’a katılan en kısa şarkı rekorunu Birleşik Krallık 1957 yılından beri elinde bulunduruyordu. Fakat artık bu rekor Finlandiya’ya geçti. Sonucun ne olacağı hakkında yukarıda yazdıklarım yeterli olur mu bilemiyorum fakat bu yarışma bir sürprizler yarışması ve sahne günü her şey değişebilir. Ama kendilerine gönülden başarılar diliyorum.
Beş şarkılık parçalar halinde yazmanın uygun olacağını düşündüğüm için bu şekilde oldu. Arayı fazla açmadan peş peşe gelecek yazılar. Yorumlarınızla siz de katkıda bulunursanız sevinirim. Görüşmek üzere..
Moldova ve Ermenistan’ın şarkıları hakkındaki yorumuna katılmadım pek çünkü tipik bir Ermenistan ajitasyon klişesi ile karşı karşıyayız, dolayısıyla bu tür politik çabaların şarkının kalitesinin de epey önüne geçtiğini biliyoruz. Tabi bu biraz da ülkenin bu sisteme “dahil olma” çabasından başka birşey de değil. Bu dahil olma çabasını TR de 70li ve 80li yıllarda fazlasıyla yaptı zaten. Moldova’nın şarkısını 2000’lerin başındaki klişe pop şarkılarına benzettim ve 2015 senesinin yaz ayında çalınabilmesi olasığı bile bana cok uzak geldi. Çünkü müzik dünyası hızlı bir değişim geçiriyor, ESC de öyle. Hollanda ve Belçika birbirini tamamlayan şarkılar yapmışlar fakat Loic Nottet’inki bir tık daha önde diyebilirim. Finlandiya’ya yorum yok malesef.
Güzel yazı, devam 😉
Teşekkürler
Bu yarışmanın bir sürprizler yarışması olduğuna kesinlikle katılmıyorum. Favori gösterilen şarkıların beklenen dereceyi alamaması bu güne kadar giçbir zaman sürpriz niteliği taşımamıştır. Her ne kadar politik puanlar herkes tarafından kabuledilmiş bir gerçek olsada ervizyon ruhunu yakalamış olan şarkılar zirvedeki yerini alıyorlar.