O değil de bizim bir Celine Dion vardı ? …
DOUZE POINTS
Önder Selek Fransa’dan yazıyor
Genel Yayın Yönetmenim Tayfun, (kaderde kendisine böyle hitap etmek de varmış) “Ogae Turkiye’nin blog sayfasını acıyoruz seni de Fransa muhabiri olarak işe alıyorum, artık Fransa’da örovizyon ile ilgili bütün haberler senden sorulacak” dediğinde, kendisine ; “yahu bilmiyor musun adamlar ulusal final bile yapmıyorlar çıksa çıksa bir haber çıkar o da seçilen şarkı olur. Hem sürekli ne yazılabilir ki bu manasız yarışma hakkında” demiştim.
Fakat geçen hafta blogda yayınlanan ilk yazımdan sonra gelen olumlu tepkilerden sebep, hemen ikinci yazı için mesaj yolu ile taciz edilmeye başlandım. Ben de madem arkadaşlar beğenmis diyerek, bir fincan Darjeeling çayı ve enfes speculos kurabiyeleri eşliğinde oturdum bilgisayarın başına. Hoş böyle dediğime bakmayın aslında bildiğiniz yataktan yazıyorum.
Ne diyorduk ? Örovizyon ve Fransa… Aşkları çoktan bitmiş ama evlilikleri uzun zamandır devam eden bir çift gibiler adeta. O yüzdendir ki şu anda yarışmaya, Fransız fanlar dışında pek rağbet gösteren yok. Yarışmayı 5 kere kazanmış ama en son birincilik 37 sene önce.
Hal böyle olunca ilgi de azalıyor tabi. Hatta fan olmayan Fransızlarla leziz sohbetlere girmenize sebep olabiliyor bu kaybolan ilgi;
– Fransa’nın örovizyon chansonlarından beğendikleriniz var mı?
– Ah Oui! Poupée de cire poupée de son !
– ??!! Öyle mi ?
– Bien sur ! Bir de bizim Celine Dion vardı, şarkısının ismini hatırlayamadım ama ?
– Ne partez pas sans moi ?
– Ah oui ! O da güzeldi !
Tabi bu şarkılardan biri Luksemburg, diğeri ise Isviçre’yi temsil etmiş olmasına rağmen, frankofoninin vermiş olduğu birleştirici ruhla onlar da Fransız sayılıyorlar. Zaten neredeyse bütün Luksemburg birincileri (France Gall, Jean- Claude Pascale, Anne Marie David ve Corrine Hermes) Fransız.
Hatta size bir örovizyon partisinde manik depresif ruhlu Fransiz fanlardan birinin bana gelip, bir adım daha ileri giderek,”2003’te Everyway That I Can’in Galleon miksi sayesinde kazandınız, Galleon da Fransız, yani aslında bu da bir Fransiz zaferi” dediğini söylesem şaşırırsınız.
“Eh her yerin kendine ait bir Osman Kural’ı var demek ki” demiştim içimden. Biraz daha sohbet edip 58 yarismayı da Fransa’nın kazandğını iddia etmesine fırsat vermeden olay mahalinden uzaklaştım.
Aslında kolay da değil hani. Örovizyon tarihinin en acıklı sonucuna sahip bu millet. Manga 2010’da ikinci olduğunda puan farkı açıldıkça sevindiğimizi hatırlarım. Sonra Belçikalı ekibin iki puanlık farka rağmen basın toplantısında Sertab’ı tebrik etmeye gelmeleri.
Butun bunlar bir yana aynı puanı alıp ikinci olmak bu yarışma tarihinde sadece Fransa’nın başına geldi ne yazik ki. Üstelik “Biz Avrupa’lıyız Arap asıllı şarkıları ve o tınıları sevmeyiz” olgusunu ispat etmeye calışan ve Cezayir asıllı Emina’nın muhteşem şarkısına sıfırı basan şuursuz Türk jurisi yüzünden. Ayrıca yarışmanın bugünkü güncellenen kurallarına göre, Fransa’nın birinci ilan edilmesi gerektiğini de eklemek gerek.
1991 yarışmasının Fransız fanlar için ne kadar acı verici olduğunu tahmin edersiniz sanırım. Hatta geçen partide bununla ilgili yapılan bir skecin videosunu bizzat çekip youtube’a koymuştum. Sahnede fangad av en stormvind’i söyleyen bir fan, diğer biri tarafından boğazlanıyor ! Ve tam o sırada kolonlardan Amina’nın sesi duyuluyor ; « c’est la dernière qui a parlé, qui a raison » (en son kim konuştuysa o haklıdır !)
Uzun lafın kısası, Fransa’da örovizyon dendiğinde iş, “Bizim bir Celine Dion vardı” seviyesine inmiş durumda. Yıllarin kadrolu çiş molaları Avusturya ve Hollanda’nın kaliteli işlerle geçtiğimiz sene ilk iki sırayı almaları, Fransız fanlar icin umut verici bir gelişme olsa da hala çok büyük bir hareketlilik yok.
Bu durumda büyük beşlerden biri olan Fransa’nın fitilini, 37 seneden sonra tekrar ateşleyecek birileri aranıyor ! Kim olabilir peki diye sorduğunuzda ise gelebilecek olası cevap şu oluyor bu durumda ;
– O değil de bizim bir Celine Dion vardı ? …
Önder yaaa, manyak yazıyosun:) Diğer yazısını merak ettiren köşecilere döneceksin bu gidişle.