CAN BONOMO’YA NE DERSİNİZ?

163724 487741371785 125413486785 6528060 6405645 n

Lokal, universal,yer yer funky, arada sırada Bedük’e nanik yaparcasına groovy ama herdaim eğlenceli. İnsan soyadını yaşarmış derler. Peki Davud lisanında  “iyi adam”  anlamına gele Bonomo, Türkiye’nin Eurovision’daki umudu olabilir mi?

Can Bonomo doğma büyüme İzmirli. Bilgi Üniversitesini kazanmasıyla kapağı taşı toprağı altın İstanbul’a atmış. Sinema bölümünde oyunculuk ve yönetmenlik eğitimi almanın yanında, okuldan ödünç aldığı kamerayla çektiği kısa filmleri internete koyup, yayınlaması yetmemiş olacak ki, radyoculuğun sihiri, soluğu staj için aldığı Radyo Klas ve Number One FM’in o tarihte sürekli çalışacak  eleman almaya karar vermeleri ve yazımızın esas oğlanının CV’sini İnsan Kaynakları yöneticisine uzatmasıyla hız kazanmış. Öyle ki, bu deneyim onun bir başka kapalı kutudan evlerimize girmesine vesile olacak, MTV Türkiye’deki “Rock ‘n’ Dark Express”‘in sunumu için kamera karşısına çıkartıp, 24 yaşındaki hiperaktif starımızın kariyeri için daha da farklı bir kapının açılmasına yardımcı olmuş.

“Çocukluğumdan beri gitar çalardım. MFÖ, Athena, Duman ve Erkin Koray’dan etkilendim. İrili ufaklı birçok mekanda sahneye de çıktık. Hatta İTÜ’de bir şenlikte sahne aldık. Ertesi gün okulun anlaştığı esas grup çıkmayınca ilk defa öyle büyük bir kitleye şarkı söylemiştim.” Üniversitedeyken sürekli demolar da kaydetti:  “Çok beğenen arkadaşlarım bana gaz vermeye başladı” diyen Bonomo o heyecanla yola çıktı, şimdiki prodüktörü Can Saban’la tanıştı. “Demomu kaydettim fakat evde zarf bulamadım. O sıralar Irvine Welsh’in ‘Porno’ kitabını okuyordum, kitabın ilk sayfasını yırttım ve CD’yi sarıp üstüne şarkı isimlerini yazdım. O garip zarflı CD prodüktörümün eline geçince hemen iletişim kurdu. Üstünden nerdeyse iki buçuk yıl geçti ve o demo artık bir albüm” Ekliyor, ““Pek çok şarkıyı çöpe atmamıza rağmen hala üç albümlük materyal var. Hem pop hem de rock dinleyicisine hitap ediyor. Kendimi sansürlemeden söylemek istediklerimi söyledim. Şaşkın parçasını tanıdığım DJ’lere götürdüm, farklı mekanlarda çaktırmadan iki şarkı arasına sıkıştırdık. İnsanlar yadırgamadan dansa devam etti.”

Böylesi tesadüflerin hayatını oradan oraya uçurduğu anda pek tabi bundan oyunculuğu da nasibini almış.  “Çektiğim filmlerde oynamak çok eğlenceli gelirdi. Ödev için ‘Hoppala’ diye bir film çekmiştim. Yönetmenliği, kurgusu ve başrolü bendeydi. Komik bir filmdi fakat kısa sürede çektiğim için teknik şeylerle ilgilenmemişim. Çok düşük bir notla geçtim. Filmi Facebook’a yükledim. O kadar çok paylaşılmış ki, sonunda Seray Sever görüp beni buldu. Mezun olmuştum ve albümle uğraşmadığım zamanlarda evde oturuyordum. Hemen görüşmeye gittim ve role seçilip +18 dizisinin başkarakteri oldum. Benim dışımda Paşhan Yılmazel, Aysun Kayacı ve Pamela Spence de oynuyor. Kadınlarla ilişkisi çok kötü, aşırı takıntılı, sütünü bile her gün aynı sıcaklıkta içen, antropoloji mezunu ve benimle aynı adı taşıyan bir tipi canlandırıyorum. Gayet sempatik ve eğlenceli”

Doğrusu tesadüflerin ağ gibi ördüğü bir kaderi hayat olarak yaşayan sanatçının müziğinin, örnek aldığı idollerinin müzikal izdüşümü olduğu rahatlıkla söylenebilir. Formülüze edersek, Erkin Koray’ın buralı safkan rockının, Athena’nın hiçte buralı olmayan ama buraya özgü kimlikte vücut bulmuş rockıyla çarpışıp,         MFÖ’nün liriksel sağlamlığında “dumanlaşmasının” bir bileşkesi gibi adeta. Türk Rock’ının her biri alttürü içinde zirve noktasına ulaşmış isimlerle yoğrulmuş müzikal zenginliğin çizdiği geometrik sınırların içinde Can Bonomo,  teletubbie’lerin umarsızca arka planda hoplayıp zıplayan tavşanları kadar kendi aleminde takılması, aslında bu topraklardaki en melodik, en zengin tarz geçişlerinin yansıtıldığı ve ucu her daim açık, önceden kestirilmesi güç, her yöne çekilebilecek ve üzerine farklı şeyler eklenmeye ziyadesiyle açık bir alternatif müziğe hayat veriyor.

Eğer Eurovision fanlarının anlayacağı dilden konuşursak, bu müzik, “In Love For A While”, “Coming Home”‘, “Madness For Love” ‘ın, pop müziği öpmesi olarak tanımlanabilir. Kısacası, bizde sıklıkla ve tuhaf bir şekilde gözardı edilen jürilerin olmazsa olmaz oylama kriterleri; sanatsal yoğunluk, kusursuz icra ve hatta yer yer teatral  sahne performasının hakkını layıkıyla verebilecek bu adamın %50 jürili sistem için “tesadüfi” bir seçim olmayacağı çok açık. 

“Meczup” albümünü aşağıdaki linkten dinleyebilirsiniz:

 http://www.ttnetmuzik.com.tr/album/Can_Bonomo___Meczup/113434

Videoları için:

 http://www.ttnetmuzik.com.tr/album/Can_Bonomo___Meczup/113434#artist-Can_Bonomo-259057-videolar