CEPTEN ÇIKAN KONFETİ, LAND OF ŞANTİYE, BİRİNCİLİK

 

Cepten Çıkan Konfeti

Düsseldorf’ta yapılan 2011 Eurovision Şarkı Yarışması’nın üzerinden altı ay geçmiş. Mayıs’ta yarışan ve beğendiğimiz pek çok şarkı playlist’lerden silinmiş, facebook’ta oluşturduğumuz fotoğraf albümleri örümcek tutmaya başlamış artık. 2011’e dair pek çok ayrıntıyı hafızalarımızdaki “anılar” klasörüne kaldırmamızın da üzerinden epey zaman geçmiş olmasına rağmen bana Düsseldorf’u en çok hatırlatan şey, tüm yazı ceketimin cebinde saklanarak geçiren konfetiler oldu. Pek çoğunuz ekrandaki görsel show’un tadını çıkarırken, benim gibi bazı zavallı kurbanlar da Jedward ve şarkıları Lipstick için Arena’da üzerimize yağdırılan konfetinin içerisinde yaşam savaşı veriyordu. Bir survivor edasıyla o korku dolu anlardan sağ çıkışımız için söyleyebileceklerim bir çift “Ohhh yeaahh”den ibaret.

National Geographic Wild maymunları misali ayıklanma işlemimiz iki gün gibi kısa bir sürede tamamlanmış olsa da, yaz ile birlikte naftalinlenip (nostaljik bir hava katmak istedim, yoksa naftalin kokusuna tahammülüm pek yok) raflara kaldırılan ceketlerin ceplerinde gün ışığına çıkacakları anı beklemiş o konfetiler. Bir ay önce, havaların soğumasıyla fark edildiler tekrar ve bizleri doz aşımına maruz bırakan Arena yetkililerine bir kez daha – burada ifade edilemeyecek şekilde – teessüflerimi göndermeme vesile oldular. Bu durumda, bir süre önce onikipuan.com’da da duyurulan haberin iyi bir haber mi yoksa kötü bir haber mi olduğuna karar vermek zor: Jedward, 2012 İrlanda ulusal finalinde yarışacak. Ulusal finali büyük ihtimalle kazanacağı düşünülen ikilinin Bakü sahnesinde bizlere eğlenceli dakikalar yaşatacağından şüphemiz yok, ancak bu sefer mümkünse o dakikaların tadını çıkarmak istiyoruz, bayraklarımıza sarınıp yere kapanmak değil.           

 Land of Şantiye

Her şey oldukça kusursuzdu son 2 yıl boyunca. Ne de olsa yarışmayı daha önce de kazanmış olan iki ülkeyi ziyaret etmiştik. Oslo 2010 ve Düsseldorf 2011, – her organizasyonun olduğu gibi – eleştirilebilir yanları olmakla birlikte, biz Eurovision takipçileri için daha az kötü sürprizin beklendiği organizasyonlar olmuşlardı. 2012 için ise, daha önce Sırbistan ve Ukrayna’da hissettiğimiz, “bu işin altından kalkabilecekler mi” konulu gerilim filminin çekimleri Avrupa’nın pek çok kentinde eş zamanlı olarak, son hızıyla devam etmekte.

Mayıs ayı geldiğinde her şeyin EBU’nun kontrolü altında olduğunu göreceğiz mutlaka. Hatta, hiçbir masraftan kaçınmayacağını tahmin ettiğimiz Azerbaycan’ın bizlere renkli bir yarışma izleteceğine dair en ufak bir kuşkumuz da yok. Ne de olsa her şey Azeri first lady Mehriban Arif qızı Aliyeva’nın denetimi altında. Ancak yine de, “güvenilir kaynaklardan” almış olduğumuz bilgiye göre Bakü, bu kapsamdaki bir uluslararası organizasyonu – en azından şu anda – layıkıyla kotarabilecek noktada değil. Yarışmanın yapılacağı salondan, temsilci ve turistlerin konaklayacakları otellere kadar her bir sorumuza aldığımız cevap aynı: “Yapım aşamasında”. Hal böyle olunca, Mayıs ayının sorunsuz geçeceğine dair inancımız tam olmakla birlikte, öncesinde iki yıldır aslında çok da fazla özlemediğimiz “peki ya” sendromu (“vadif” sendromu der buna İngiliz bilim adamları) ile oyalanıyoruz bir süredir. Odlar Yurdu bizleri, en azından Mayıs’a kadar, şöyle çağırıyor olacak: “Welcome to Land of Şantiye”. İyi yanından bakacak olursak; gıcır gıcır, anahtar teslim bir Eurovision’umuz olacak bu yıl.            

Zannımca Tek Eksiğiniz Birincilik

Sessiz geçen bir post-Eurovision dönemi, sakiniz şimdilik, keyfimiz yerinde. Lefkoşa’dan Ivi Adamou, Brüksel’den Iris ve Bratislava’dan Miro Šmajda geliyor dediler 2012 için, “tamam” dedik. Youtube.com sağ olsun, bu isimler hakkında bir fikrimiz olsun diyenlerin yine bu isimlerin en hit (!) şarkılarını ezberleyebilecek kadar vakitleri de oldu.

Tam nefesleri tuttuk, büyük bir heyecanla Këngës Festivali’ni bekliyorduk ki, bu kez yine Balkanlar’dan bizleri birkaç hafta oyalayacak bir haber geldi: “Željko Joksimović for Baku”. Daha önce Sırbistan-Karadağ adına yıllar sonra gerçekleşen temsilin (2004) solisti ve bestecisi olan bu başarılı Sırp müzisyen, İstanbul’da düzenlenen yarışmayı ikinci olarak tamamlamıştı. O yıllarda bilmiyorduk Joksimović’in sizden benden daha azılı bir Eurovision takipçisi olduğunu. 2006’da besteci (Lejla), 2008’de sunucu ve besteci (Oro) kimlikleriyle de Eurovision’da boy gösterdi Joksimović. Şarkıcı oldu, sunucu oldu, besteci oldu; ikinci oldu, üçüncü oldu, altıncı oldu ama bir türlü “birinci” olamadı. Bundan olsa gerek şansını bir kez daha denemek istemiş Joksimović , 2012 için. Sırp televizyonu RTS de kendisiyle hemfikir olmuş bu konuda. Yakın geçmişteki bu üç katılımında aldığı derecelerle bile Joksimović’in tek başına pek çok Eurovision ülkesinden daha başarılı olduğunu söylemek biraz abartılı olur ama yanlış da olmaz.

Bakalım ikincilikle başlayıp altıncılıkla bir es verdiği Eurovision kariyeri Joksimović’e tek eksiği olan birinciliği de getirecek mi? Ya da daha doğru bir soru; o birincilik 2012’de mi gelecek yoksa ilerleyen yıllardaki bir başka katılımında mı?

 Hasan H. Yaşar

twitter.com/HasanHYasar