KALBİMİZ VİYANA’DA KALDI

unnamed Tayfun O. yazdı..


Aksi mümkün değil çünkü. Kimisi buna “post eurovision sendromu” diyor. Olay yerinden dönenlerin kimi, “Allahım keşke dönmeseydim şimdi orada olsaydım”; kimi “Keşke yine kazansalar da seneye burada olsak” diyor. kimi de elini ayağını çekiyor her şeyden başak mecralara dalıyor, eurovision konusunu bir süreliğine buzdolabına
koyuyor.
Sebebini bilmiyorum ama ben de aklı bir süre geride kalanlar grubundayım. 2004 İstanbul’u saymazsak, 2006, 2007,2011 ve 2015 Eurovisionlarını yerinde takip ettim. Tesadüf müdür bilmem ama hep AB üyesi ülkelere gitmişim. Doğu Avrupa ve Balkanların egemen olduğu yıllarda İstanbul’da izlemeyi tercih etmişim.
img 5667
1.Yarı Final Öncesi şovun başlamasını beklerken
Genelde aynı kültür, mimari ya da yaşam tarzını yaşayan şehirlerde tanıklık ettim Eurovision’a. Belki çok daha fazla gezmeye zaman ayırdığım için olsa gerek, Viyana’yı çok sevdim. Tam bir İmparatorluk başkenti. Orada bulunduğumuz her gün yağmur yağsa da…

IMG_5807

Herşeyiyle Avrupa’nın tanımı. Türkiye’den giden sayısı çok fazlaydı ancak OGAE Türkiye olarak bunlar arasında ilk sırada biz vardık. Sanırım 30’u buldu sayımız. Kimiyle yolda yürürken, kimiyle müzede gezerken, kimiyle gece kulübünde tesadüfen karşılaştık. Birarada olmaya çalıştık ama hep. O hengamede zor da olsa kalabalık bir grup olarak bir araya gelip finalden önce son kez poz vermeyi bile başardık. Başka ülkelerin fanlarıyla da.

IMG_5652
Norveçli fanlara, şarkılarına bayıldığımızı söylerken… Yalan da değildi
Aylar önce yine bu blog’ta yazdığım ilk yazıda üzerinde durduğum bir konu vardı. Muhteşem anlar. İşte Viyana’dan geriye çok kaldı elimizde yine. Biriktiriyoruz. Şu manasız dünyada hayatımıza anlam katan nadide anları topluyoruz işte. Çoğumuzun çevresindeki eşine dostuna ailesine anlamsız gelen şu tuhaf organizasyon
sayesinde, kendi köprülerimizi kendimiz kuruyoruz.
Efsane başkanlarımız Olcay, Osman ve yeni üyemiz Uluç'la  Basın Merkezinde oylamayı izlerken
Efsane başkanlarımız Olcay, Osman ve yeni üyemiz Uluç’la
Basın Merkezinde oylamayı izlerken

Kimi zaman beraber ıslanıyoruz aynı yağmurda…

Fransa'dan Önder, Kanada'dan Umut ve İzmir'den Süleyman'la köprüleri kurarken
Fransa’dan Önder, Kanada’dan Umut ve İzmir’den Süleyman’la köprüleri kurarken
Çok farklı şarkılar hüzünlendiriyor bazen. Mesela beni…

Sonra dönmüşüz, yeni tartışmalar başlamış, ülke seçime gidiyormuş ama bizim aklımız yeniden katılıp seçeceğimiz şarkıda kalmış ne farkeder…
O zaman Eurovision’a da katılsalar ne iyi olur dediğim Seferad’dan gelsin:
“Bir kadeh daha içsek ne olur
Yak bir sigara ne farkeder
Ne söylesem de gideceksin zaten
Üç bes dakika ne farkeder “