2001 Eurovision Şarkı Yarışması‘nda Sevgiliye Son gibi vasat bir balladla Türkiye’yi temsil eden Sedat Yüce, güçlü yorumuyla 23 ülke arasında 11. gelerek başarılı sayılabilecek bir sonuca imza atmıştı.
Yıllardır sadece İzmir’li müzikseverlerin çeşitli mekanlarda severek takip ettikleri müzisyen ve solist olmanın ötesine bir türlü geçemeyen Sedat Yüce, önceki akşam yarı profesyonel solist adayların yarıştığı O Ses Türkiye‘de yarışmacı olarak milyonların karşısına çıktı. Sonrası ise, yıllarca unutulmayacak bir hezimetin, ayıbın ve talihsizliğin hikayesi oldu. Elemeden geçemediği gibi jüri üyeleri arasından kendisini tanıyan da çıkmadı.
Tüm sosyal medya ve sözlük platformlarında söz konusu durum büyük tepki toplarken, bir grup müziksever de Sedat Yüce’nin bu çaptaki bir yarışmaya neden katıldığını sorgulamayı tercih etti.
Facebook sayfasından olan bitene ve gelen eleştirilere cevap vermekte gecikmeyen Sedat Yüce’nin metni ise aynen şöyle:
O SES TÜRKİYE AÇIKLAMASI
Öncelikle belirteyim ki bu konuyla ilgili ilk ve son yazımdır.
Arkadaşlarım, beni ya da sesimi seven herkes O SES yarışmasında beni görünce sanırım kısa bir şok yaşadılar.Normaldir. Ben ki EUROVISION temsilcisi,ben ki Kent Orkestrasının daimi solisti,ben ki yıllardır izmirin gururu değilmi??..
Müzik yapmak,müzisyen olmak dışarıdan en basit ama gerçekten müzik yapmak isteyene en ağır en zor iştir. Hem bir tutkudur hemde acı verir. Büyük ve amansız bir hastalıktır.Ben bu hastalığa çok küçük yaşta yakalandım ve çaresi yok.
Beni tanıyan ama ciddi anlamda tanıyan herkes( sahneden yada ordan burdan değil) şunu çok iyi bilir ki,ben müzisyenim.Gururlu,başarılı,namuslu,ağır başlı ve onurlu bir müzisyenim.Kimsenin arkasından konuşmam,adam satmam yada yalakalık yapmam,hele ki bir işte başarılı olmak için asla ama asla araya bir tanıdık vs. sokmam.Bugüne kadar ne yaptıysam kendi kendime ve tırnaklarımla.Siz Sedat Yüce ismini onbeş yıldır hep iyi bildiniz,hep saygı duydunuz ve sevdiniz.Bu benim en büyük başarımdır.
Sahne alan müzisyen arkadaşlarım çok iyi bilirler ki müzik hayatı teknolojinin ve yozlaşmanın ilerlediği dünyamızda iyice daralmakta.Ne yeterli sayıda (gerçek) müzik dinleyicisi ne de mekan kaldı.Ben ve benim gibi bazı değerli meslektaşlarım hala savaş veriyoruz ve direniyoruz.Ben iyi bir savaşçıyım ve herzaman da ölene kadar savaşa devam etmek niyetim.
Size müzik yapmanın ve müzisyen olmanın zorluklarından bahsettim.Bu zorlukları en ağır şekilde hisseden kişilerin başında olduğumu söylemem gerekir.İyi bir ses olmak yada başarılı olmanız desteğiniz olmadan sizi hiçbir yere taşımaz.Ayıya dayı diyemiyor ya da yalakalık yapamıyorsanız yapılacak en iyi şey çıkıp kendinizi yeniden hatırlatmak,ben burdayım demek bence en iyi ve onurlu seçenektir.Ben bunu çok yaptım ve savaştan korkmadım.Pardon ama eğerki ben 2001 yılında Eurovision da Türkiye birincisi olup Eurovisiona gitmeseydim kaç kişi beni bilecekti?Ben BBG ( Biri Bizi Gözetliyor) yarışmasında tanınmayı ve ünlü olup kısa yoldan albüm yapmayı seçmedim.Ve kaderin bir cilvesidir ki,TRT de 2001 yılında ben Eurovision Türkiye birincisi olduğumda aynı gece müzikle hiçbir alakası olmayan izmirli başka bir arkadaş Show Tv de BBG birincisi oldu. Ve o arkadaşa çok büyük bir yapımcı albüm yaptı.Bana albüm yapıldımı? Hayır. Neden? Eurovisiona ve gerçek seslere verilen değerin azalmaya başladığı yıllar o yıllardır.Ama ben kendimce en doğrusunu yapmıştım ve aslanlar gibi de ülkemi temsil ettim.Hatta Eurovision dönüşümde bir süre işsizdim.Vah benim İzmirim…Biraz sitem etmeye hakkım olduğunu düşünüyorum.Alınması gerekenler alınabilir sorun değil.Yıllarca insanlar benim ne zaman ikinci albümü çıkaracağımı sordular.İlki çıkmadı ki :)Sen bu kadar şey başar ama bi albümün olmasın değilmi? Olmadı.Olamazdı.Başı dik ve onurlu bir müzisyene albüm yapacak adam sayısı çok az.(Tabiki bazı albüm yapmış,başarılı ve dürüst arkadaşlarımı es geçerek söylüyorum)En son bir albüme başladık,hatta klibi bile çekildi.Ama son anda kayıplara karışan bir yapımcı…Bunun gibi size çok örnek sayarım.Ben müzik adamıyım.Ben bizans oyunlarından ,yalakalıktan anlamam.
O SES yarışması en azından yine bakın ben burdayım,şarkı söylüyorum ve varım diyebileceğim bir sahneydi,sonucu çokta umrumda olmazdı.Bir televizyon showunun bana başarı getirmesini zaten beklemiyordum.Sadece burdayım demek istedim ve katıldım.Ben müzik savaşçısıyım.Oradaki 4 kişi beni seçmemiş.Sorunmu? Asla.Beni bilen tanıyan herkes benim değil jürinin yanlış yaptığını düşüneceklerdir.Sonuçta ben onurumla sahneye çıktım ve şarkımı söyledim.Ne bir mankenle gündeme gelmeye ne de şaklabanlıkla ne de yüz kızartıcı bi sebeple o ekrana çıkmadım.Sadece şarkı söyledim.Ve herzaman da sahnelerde olacağım.Çünkü bu benim yaptığım en iyi şey.
Teşekkürler.
Sedat Yüce
Şansız, talihi yok bu adamın. Sedat Yüce’nin almış olduğu müzik eğitimi olmasına rağmen ses rengi bana da itici geliyor. Hülya Avşar ve Hadise gibi şarkıcıların tercihine çıkmak ise ayrı bir dram.
Yolu açık olsun.
Sevgili Sedat,
evet, haklisin. Bende seni o ses yarismasinda görünce soke oldum. Gözlerime inanamadim. Sen ordaydin ve Hadise, Hülya Avsar ve ismini bilmedigim o jüri üyesi sanki sözlesmiscesine dudaklarini bükerek komik ve üzüntülü mimiklerle kendi kendilerini tatmin ediyorlardi. Müzikten cok anlar edalariyla seni bir sekilde elestiriyor ve hatalarini sana anlatmaya calisiyorlardi. Aslinda hatalar kendileriydi. Onlar kendilerini anlatmaya calisiyorlardi. Cünkü onlar hala yillardir kendilerini kamuoyuna anlatmaktan bikmamislardi.
Ben ise tüm bunlari izlerken bir anda sana öfke duymaya, “Ah Sedat! ne yaptin sen, nicin burdasin?” diye düsünmeye basladim. Aklima birden bir film seridi gibi senin benim yanimda sahne almaya basladigin ilk günler, muhtesem sahne performansin, latin jazz yorumlarin, harika trompet sololarin ve izmiri salladigin mexican bar gecelerin geldi. Ama aciklamani okuduktan sonra “Evet!” senin de “Ben burdayim. Müzik yapiyorum.” deme hakkinin oldugunu düsünüyorum. Tabiki cok kisa bir an da olsa o kizginligim yerini derhal sanatina olan saygi ve sevgiye birakti. Cünkü senin düzgün kisiligini, sanat anlayisini en yakindan yillarca gözlemlemis olmamin en dogal sonucu da buydu.
Sevgili Sedat Yüce. Hayatimda ilk kez böyle bir internet ortaminda yorum yaziyorum. Bunu sadece senin yasadigin travma icin degil, benzeri ortamlarda yapilan tüm yanlisliklara ve haksizliklara gönderme olarak sahsinla bütünlestiriyorum. 35 yasindan sonrada cok güzel seylere imza atacagina gönülden inaniyorum. Cok iyi bir konseptle yeni bir Sedat Yüce en güzeli.