Bugün tam anlamıyla Eurovision fanı olmaya başladığım sene olan 2009 yılından bir şarkıyla karşınızdayım: Bistra Voda.

2009 senesinde yerin göğün ekran olmasının etkisi midir bilinmez fakat bu şarkıyı ilk izlediğimde tek kelimesini anlamasam dahi tüylerimin diken diken olduğunu hatırlıyorum. Sanırım müzik böyle bir şey: sınırsız ve evrensel

Şarkıyı seslendiren Regina 1989 yılında Bosna savaşından hemen önce Saraybosna’da kurulmuş bir rock grubu. Çoğu rock grubu onlar da kariyerlerine bir “garage grubu” olarak başladı. Grubun ağırlıklı olarak U2 grubundan etkilediği söylenebilir. Kuruldukları günden itibaren Yugoslavya çapında bir üne kavuştular – kanımca bu durum Balkanlardan aldıkları puanları açıklar niteliktedir.

Balkan savaşı patlak verince grubun Sırp üyeleri Sırbıstan’a göç etmek zorunda kalsa da 2000 yılına kadar kariyerlerine bu şekilde devam ettiler. Ancak aynı yıl, grup üyelerinden Alexandar kariyerine tek başına devam etme kararı alsa da 2004 yılında Regina’nın eski ünü onları tekrar bir araya getirdi ve grup, eski üyeleriyle yeniden can buldu: Aleksandar Čović (gitarist), Davor Ebner (lead vokalist), Bojan Milićević (baterist) ve Denis Čabrić (bas gitarist). Grubun geri dönüş albümü olan I Can Do It All Balkanlar çağından yeniden büyük bir başarı yakaladı. Bundan bir süre sonra 2007 yılında Budva’da gerçekleşen Radio Festivalinde The Rolling Stones’tan hemen önce sahnede yer aldılar.

2009 yılında, Eurovision Şarkı Yarışması’nda Bosna Hersek’i temsil etmek üzere isimleri geçmeye başladı. Seçim süreci yerel yayıncı olan BHRT tarafından iç seçimle kararlaştırıldı ve Hari Mata Hari gibi güçlü isimlerin yer aldığı yetmişe yakın aday arasından Regina temsilci olarak seçildi. Böylece Regina’nın Moskova yolculuğu başlamış oldu.

12 Mayıs 2009 tarihinde grup yarışmanın birinci yarı finalinde 18. şarkı olarak sahneye çıktı. Bu yarı finali 125 puanla üçüncü olarak tamamladılar. Basın toplantısında, sahnede açılan “kırmızı bayraklar” sorulduğunda şarkının mesajının bir aşk devrimi olduğunu ve komünizmle ilgili olmadığını belirttiler. Böylece şarkı aslında Rusya ile ilişkilendirilirken “kırmızı” aşkın rengi olarak kullanılıyor. Temalarının komünizmden esinlenip esinlenmediği sorusuna ise grup, şarkıda nostaljik estetiğin bulunduğunu ancak bunların komünizmle değil aşkla ilgili olduğunu cevabını verdi. Basın toplantısının sonunda ise Bistra Voda adlı şarkılarını Rusça olarak seslendirdiler.

Yarı finali başarıyla tamamladıktan sonra grup, 16 Mayıs’taki büyük finalde ise 12. sırada yarıştı. Oylama sonucunda ise yarışmayı 9. sırada 106 puanla tamamladı. Grubun Balkanlar’daki ününü Hırvatistan, Karadağ ve Sırbıstan’dan 12 puan ve Kuzey Makedonya ve Slovenya’dan ise 10 puan alması ispatlar niteliktedir. Yarışmadan sonra ise grup, “Marcel Bezençon En İyi Beste” ödülünü aldı.

Yarışmanın sona ermesinin ardından EBU tarafından tüm oylama detayları açıklandığında Bosna Hersek‘in finalde halk oylamasıyla yedinci ve jüri oylamasıyla on ikinci sırada yer aldığı görüldü. Halk oylamasında Bosna Hersek 124 puan alırken, jüri oylamasında ise ülke 90 puan aldı.

2014 yılında BHRT’nin Hari Mata Hari ile olan anlaşması suya düşünce grubun tekrar 2015 Eurovision Şarkı Yarışması’nda ülkeyi temsil etmesi gündeme geldi. Ancak yapılan görüşmeler sonuç vermedi ve ilgili sene Bosna Hersek de yarışmaya finansal sorunlar sebebiyle katılmama kararı aldı.

2016 yılına gelindiğinde grup Ljubav nije za nas (Love isn’t for us) isimli bir biyografi yayınladı. Fakat aynı yılın ağustos ayında grubun bas gitaristi olan Denis Čabrić 49 yaşında vefat etti. Grubun bir baş solisti Davor Enber ise 2022 yılında gruptan ayrılarak kariyerine tek başına devam etme kararı aldı. Grubun mevcut hâlinde Aleksandar Čović ile Bojan Milićević yer almaktadır.

Grubun kurulduğu zamanlara ve içinden geçtikleri tarihsel sürece bakıldığında şarkının tınısı ve esinlenilen “kırmızı bayraklar” anlaşılabilir hâle geliyor. Doğu Avrupa ülkelerinin yanı sıra Balkan coğrafyasında “Demir Perde rejimleri” altında ve komünizm düşüncesinin içerisinde büyüyen grubun, etnik öğelerle modern bir marş ortaya çıkarmaları ve böylece bizlere bir aşktan bahsetmeleri kanımca tesadüf değildir. Sanatçıların yetiştikleri ortamdan ayrı yaşamaları elbette düşünülemez, bunca siyasi ve sosyal karmaşanın göbeğinde bir bahar mevsiminde temiz bir su aramaları bundan olsa gerek…

Burak Sönmez