Herkese iyi günler. Bir Eurovision mevsiminin daha sonuna geldik. Ben de size bu mevsimin son gecesi yaptıklarımdan bahsetmek istiyorum. Finali canlı olarak, Globen’den izlemeye biletim olmadığı için, ben de Globen’in hemen yanında bulunan Tele2 Arena’daki Eurovision partisine katıldım. İsveçliler bu sene Eurovision organizasyonunda çok iyiydiler gerçekten ve, kardeş bir parti yapma düşüncesi de oldukça zekice olmuş. Arena öncelikle gayet büyük. Arenada, IMAX sinema salonlarında olduğu gibi büyük, beyaz bir perde vardı. Parti öncelikle, önceki yılların Eurovision şarkılarının olduğu bir kolaj videoyla başladı. Sonra catwalk gibi düzenlenmiş bir sahnede Sanna Nielsen sahne aldı. Önce İsveç’in ilk kazanan şarkısı “Waterloo”yu söyledi. Yanında dansçıları, oldukça profesyonel bir müzikal gösterisi sundu Tele2’dekilere. Daha sonra Melodifestivalen’da söylediği “I’m In Love, Empty Room” şarkılarını ve Eurovision 2014’de seslendirdiği “Undo” şarkısını söyledi. “Undo” şarkısını akustik olarak söyledi ve gitarı çalan kişi de kocasıydı. Sanna Nielsen, sahneden indikten sonra, Oscar Zia sahneye çıktı ve Melodifestivalen 2016’dan “Human” şarkısını söyledi. Sonra sahneyi, Eurovision’ın incisi Loreen’e bıraktı. “My Heart Is Refusing Me” şarkısından sonra, 2012 yılında kazandığı “Euphoria” şarkısını söyledi. Loreen’i canlı dinlemek o kadar güzeldi ki. Ama daha güzel olanı, Loreen’den sonra sahne alan, İsveç’in kraliçesi Carola’ydı. 49 yaşında olsa da, yıllanmış şarap misali, güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş. “Främling” şarkısını söyledikten sonra 1991 yılında kazandığı “Fångad Av En Stormvind” şarkısını söyledi. Şarkı sırasında, arkadaki beyaz perde üzerinde, Carola’nın 1991 Eurovision sahnesindeki performans görüntüleri kendisine eşlik etti. Sonrasında da 2006 yılında söylediği “Evighet” şarkısını söyledi.
Carola sahneden indikten sonra, Sanna Nielsen Globen’e gitti ve Tele2’dekiler için özel röportajlar yaptı. Sonra geri sayım ve ardından Eurovision 2016 finali. Beyaz perde 4 bölüme ayrılmıştı. Ekranın büyük bir kısmında, canlı yayın gösteriliyordu. Diğer 3 küçük bölümde ise Eurovision reji odasının, yönetmenin ve reji ekibinin görüntüleri vardı. Sahnenin arkasında neler olduğunu Tele2’dekilere göstermek, gerçekten güzeldi. Postcard görüntüleri esnasında Sanna Nielsen, green roomdaki sanatçılarla röportaj yapıyordu. Laura Tesoro, Poli Genova, Dami Im ve Sergey Lazarev ile röportaj yaptı Tele2’dekiler için. Sanna Nielsen sunucu olarak gerçekten muhteşemdi.
Şarkıların başlangıcından recap bitimine kadar bir parti havası vardı Tele2’de. Oylar açıklanırken de, büyük bir gerilim ve heyecan vardı. Özellikle halk oylamasında en yüksek 5 oyu alan ülkeler açıklanırken, nefesler tutulmuştu. Kendi izlenimlerime göre, herkes Rusya’nın oyunun bir an önce okunmasını ve kazanamamasını istemişti. Ki öyle de oldu, Ukrayna kazanınca Tele2 yıkıldı, diyebilirim. Elimde Bulgaristan bayrağı, kalbimde Poli Genova olsa da, Rusya’nın kazanamamasına ve Ukrayna’nın kazanmasına çok sevindim.
Canlı yayın biter bitmez; Sanna Nielsen, Globendeki sahneye çıktı ve Jamala ile çok özel bir röportaj yaptı Tele2’dekiler için. Röportaj biterkenden de Melodifestivalen’da 2014 ve 2016’da yarışmış İsveçli grup Panetoz sahne aldı. Genel olarak güzel bir partiydi ve güzelce oluşturulmuş bir organizasyondu. Sanna’nın müzikal şeklinde performans sergilemesinden, pek çok sanatçının sahne almasına kadar. Tele2’den 2 kez canlı yayın yapmaları da güzeldi. İkisinde de ekranlarda çıkmışım, özellikle Gina’nın İsveç jüri oylarını verdiği sırada, 3 Türk arkadaşla beraber Türk bayrağını tutarken. Türkiye’nin, 3 yıldır Eurovision’a katılmamasına rağmen, “biz buradayız” diyebilmek çok güzel bir duyguydu.
Tele2’da yapılan bu kardeş parti fikri bir gelenek haline dönüşür mü, bunu 2017’de göreceğiz. Ama muhteşem bir fikir olduğunu söylemem gerek.
Ali Solman