İKİ DAKİKA’NIN 25 YILLIK HATIRI VARDIR!

Dile kolay tabi, 25 yıl. Kimimiz yeni ergen kimimiz olgun bireylerken, kimimiz daha doğmamıştı bile. 1991 yılında Türkiye, Eurovision’a İzel-Can-Reyhan üçlüsü ile katıldı. O yıl henüz tek başlarına tanınmamış olan bu isimler, üçlü olarak hayli ünlenmişlerdi. Ulusal finalde bir çok ismi ve şarkıyı geride bırakan bu üçlü ve şarkıları İki Dakika, Roma seferine çıkmadan önce Türkiye’de hayli popüler oldu.

Henüz patlama yapmayan Türk popu ve Türkiye’nin Eurovision’la yoğun şekilde devam eden aşk-nefret ilişkisi sebebiyle,  eğer o dönem bir Top-10 listesi olsa ilk sıralarda olacaklardı kuşkusuz.  Zira sözleri, kelimelerin efendisi Aysel Gürel’e; bestesi ise usta isim Şevket Uğurluer’e aitti.  Ve bu kez, Erol Evgin’in deyimiyle yine savaş nidaları eşliğinde “Allah Allah” diye çıktığımız Roma seferinden, bu kez şaşkınlık ifade eden “Allah Allah yaa” şeklinde dönmemiştik. İki Dakika, Türkiye’nin o dönemki tüm katılımlarından farklı , ayırt edici koreofrafisi ve güncel sounduyla Avrupalıların en azından bir kısmının gönül tellerini titretti ve 12.oldu. Bu aynı zamanda, o zamana kadarki en iyi ikinci derecemizdi.

İçinde çokça “2” barındıran bu kısa hikaye, yine içinde “2” barındıran uzun soluklu bir büyük hikayenin başlangıcıydı aslında. 1991 Eurovision temsilcimiz “İki Dakika”, bugün 25 yaşında… Çeyrek asırı deviren bu sempatik şarkıyı, sahnede seslendiren isimlerden biri, başta da belirttiğimiz üzere Can Uğurluer’di. Aynı zamanda şarkının bestecisi, usta müzisyen Şevket Uğurluer’in de oğlu olan Can, “İki dakika’nın 25 yıllık hatırı vardır” diyerek, bu unutulmaz şarkıyı bir kez daha gündeme getirdi. Kişisel Youtube sayfasına, şarkının tanıtım videosu ve o dönemki sahne performanslarından oluşan bir seçkiyi koyan Can Uğurluer, sadece sahne arkadaşları İzel ve Reyhan’ı değil, biz Eurovision severleri de mutlu etti.

[wpdevart_youtube]nK5PeGBJthQ[/wpdevart_youtube]

Biz de bu 2 dakikalık saygı duruşunun verdiği ilhamla, Can Uğurluer’in kapısını çaldık. Bizi kırmadı. OGAE Türkiye ve12puan.com olarak, Cihangir’de buluştuk. Laf lafı açtı, sohbet uzadı. Biz sorduk o cevapladı. Cihangir’de içtiğimiz kahvenin 40 yıl hatırı olduğunu da buradan Can Uğurluer’e hatırlatarak, sizi o sohbetin bir özetiyle başbaşa bırakıyoruz.

İKİ DAKİKA’DAN ÇEYREK ASIRA

IMG_1793

12puan: Merhaba Can, nereden çıktı bu 25.yıl anması? Önceden hesapladığın bir şey miydi? Bir anda mı aklına geldi?

Can Uğurluer: Gerçekten hiç aklımda yoktu. Sevdiğim bir arkadaşım, “Ya Can bu sene 25.yılınız bir şey yapsana” dedi. Ben de hesap yaptım ve hakikaten 25 dedim. Hiç düşünmemiştim. Ki Youtube kanalımı açmıştım ve videolar yüklüyordum. Buna rağmen gelmemişti aklıma. İnsan kondurmuyor galiba:) Az buz bir değil çünkü .

12puan: Grup üyeleriyle paylaştınız mı? Haberi var mı İzel ve Reyhan’ın?

CU: Öncesinde konuşmadım. Bir kolaj resim vardı, önce onu paylaştım instagram hesabımdan. Onu beğendiler, “Aaa doğru yaaa” dediler. Onlar da hatırlamadı:) Diyorum ya hatırlamak istemiyor insan, çeyrek asır az buz değil:) Yaş aldığının altı çiziliyor.

12puan: O zaman hızla 25 yıl önceye dönelim. Nasıl bir projeydi? Bizim izlediğimiz, bildiğimizin dışında “İki dakika” projesi nasıl ortaya çıktı?

CU: Çocukluğumdan beri hayalimdi Eurovision’a gitmek. Böyle deli gibi hayranıydım ama. İlkokul son sınıfta, herkes Atatürk içerikli piyesler, şiirler sunarken, ben çıktım ortaya “Şarkı söyleyeceğim” dedim mesela. 1981 yılıydı. O senenin Eurovision şarkılarını, “Şimdi de İsrail, sırada İngiltere” diyerek 11 yaşında bir velet olarak söylüyordum. Millet ne oluyor diyor, anlamıyor. Ajda Pekkan’ın da taklitini yapmıştım hatta. Demek istediğim şu ki, o yıllarda şarkıları ezbere biliyordum.

12puan: Peki 1991’de, şarkının bestesinin babanıza ait olmasından dolayı, onun isteği miydi projeye girmeniz?

CU: Ben zorladım:) Hadi katılalım katılalım, bir beste yap dedim. Hatta sözleri ben yazayım dedim ısrar ettim. İlk ulusal finale katılışımız Rüya Ersavcı ile oldu. İlk o sene katıldık. Kayahan’ın Gözlerinin Hapsindeyim ile birinci olduğu yıl, biz ikinci olduk. “Hep O şarkıları söyledim” adlı şarkıyla. Üçüncü de İlhan İrem olmuştu. Hatta Seden Gürel de vardı o sene. Sonra dedik ki, hadi hadi bir daha. Bu kez ben söz yazdım ve Jale ile Kuşadası Altın Güvercin’e katıldık. Orada Aysel Gürel’le tanıştık ve çok yakınlaştık. Benim arkadaşımdı. Garip olacak şimdi Aysel diyeceğim ama abla denecek bir karakter değildi o. Benden daha genç ruhluydu. Bu kez Aysel yazdı sözleri babam besteledi. İzel ve Reyhan’la zaten festivallerden tanışıyorduk. Bu kez üçümüz benim biraz zorumla katıldık. O dönem 14 şarkının yarısı sipariş yoluyla, yarısı da rumuzla kapalı zarfla yapılan başvurularla geliyordu. Biz zarfla katıldık ve halk jürisiyle birinci olduk. Ve o sene Ulusal Finalde yarışan 5 şarkının sözleri Aysel Gürel’e aitti. İlk 4 sırayı da onun şarkıları almıştı. Aynı Eurovision finali gibi, bölge jürileri oy vermişti, Erzurum, Diyarbakır vs. Telefonla bağlanıp oylarını vermişlerdi.

ROMA’DAN ÖNCE GÖRDÜĞÜMÜZ EN BÜYÜK SAHNE ARI STÜDYOSU’YDU

IMG_1795

12puan: Henüz öğrenciydiniz. O gece kazandınız ve nasıl bir histi sizler için?

CU: Çok küçüğüz daha. 21 yaşındayız. Çok tecrübesizdik. Hatırlıyorum o sene Mart ayında sanırım Oscar törenleriniz izliyorduk İzel ve Reyhan’la. Sahneden şarkı söyleniyordu. O ihtişam, büyük sahne, seyirciler, ne güzel demiştik. Sonra döndük birbirimize: “Farkında mısınız 1 ay sonra biz de böyle bir yere çıkıp şarkı söyleyeceğiz” dedik. O vakte kadar sadece Arı Stüdyosunu gördük:) Uzun bir süre inanamadık.

12puan: O sıralarda İzel ve Reyhan da Türkiye çapında ünlü değillerdi.

CU: Hayır değillerdi. O sıralarda Türk pop müziğinin kalbi yarışmalarda atıyordu. 4 büyükler vardı. Sezen, Ajda, Nükhet, Nilüfer… 1990’da Aşkın’ın “Sevgiliye” albümü çıkmıştı. O sene, hani ilk defa genç birinin de bir şeyler yapacağı görülmüş oldu. Tabi bir de o döneme kadar barlarda falan Türkçe şarkı çalması gerçekten kıroluk olarak görülüyordu neredeyse. Biz Mayıs’ta Eurovision’a gittik, çok iyi hatırlıyorum Haziran ayında Sezen’in “Hadi Bakalım” şarkısı bir patladı. Ve o albümden sonra, her yerde o çalıyordu. Kırılma noktası o oldu bence. 90’lar pop patlamasının startı bence 1991 Haziran’ında o şarkıyla verildi.

BABAMIN EUROVISON’A KATILMAM İÇİN TEK ŞARTI SINIFI GEÇMEMDİ AMA İKİ DERSTEN KALDIM

IMG_1798

12puan: Peki biz tekrar aynı yılın Mayıs ayına geri dönelim. Roma’dasınız. Bizler tabi her sene, biraz da Bülend Özveren abimizin söylemleriyle o yılın favorilerinden biri olduğumuzu düşünürdük:)) O sene sizin samimi olarak beklentiniz neydi? Kaldı ki aldığımız sonuç da fena değildi aslında.

CU: :))) Aslında Halley’den sonra en iyi ikinci derecemizdi. O yıl Bülent Özveren gelmedi tuhaf bir şekilde. Gelecekti, Ulusal finalleri o sunmuştu ama gelemedi. Neyse… Birinci olacağız falan gibi bir beklentimiz yoktu:) Hatta Turhan Yükseler, şarkımızın aranjörü “Siz Carola’yı geçin benim birincim siz olursunuz” diyordu:) Öyle favori bir durumumuz yoktu ama sonlarda yer almayacağımızı ben hissediyor gibiydim. Hatta provalarda biz üçümüzün nakaratta çift ses yaptığı yer vardır, herkes dönüp bir bakıyordu. Öyle bir bütünlük oluşmuştu ki aramızda. Ama çok çalışmıştık gerçekten. Ulusal finaldeki halimizi hatırlarsanız sallanıyorduk biraz.

12puan: Onu söyleyecektim. 91’e kadar o şekilde enerjik bir koreografimiz yok hiç sahnede.   

CU: Evet yoktu. Devlet Opera Ve Bale’den Tülin Yitik yapmıştı o koreografiyi. Fakat Ulusal eleme gecesi birinci olduktan sonraki sunumda, İzel ve Reyhan’la çarpışmıştık. Sonra dedik ki “Bu böyle olmaz, şaka değil ülkeyi temsil edeceğiz, saçmalamayın”:)) Sıraselviler’de dans studyosu olan Tuncay Vural vardı. O bizi bayağı ayna karşısında çalıştırdı ve öyle bir hale geldik ki, “Mümkünse iki dakikayı hayatımız boyuncu duymayalım” dedik:)) Ve final gecesi Roma’da neredeyse kusursuz sergiledik. Çok güzel anılarımız var o döneme dair. Eurovision bir sürü yerde yapılıyor ama biz Roma’daydık. Yapılan şehir de çok önemli. Bu bile başlı başına önemliydi bizim için. Öncesinde babamla ilgili bir anektodum var. İlk ulusal finale katıldığımız sene, 1990’da ben bütün derslerimden kalmıştım. Her müzisyen ailede olduğu gibi bizimkiler de, müzisyen olmamam için uğraşıyordu. “Oku oku oku, elinde altın bileziğin bulunsun” şeklinde duymaktan hoşlanmadığım tavsiyeler. Böyle bir ortamda 1991’de benim tekrar ısrarım olunca babam “Tek şartla, hiç bir dersten kalmayacaksın” demişti. Ama ben o sene de ulusal finale kadar 1 dersten bütünlemeye kalmıştım. Babam 1 hafta konuşmadı benimle. Beni yok saydı resmen. İki Dakika’nın ulusal elemelerinin provalarındayken, ikinci dersten de kaldığımı öğrendim.  Ne zaman söyleyeceğim diye çok düşündüm. Ve İki Dakika ile birinciliği aldığımız anda, sahneye ikinci kez çıkıp şarkıyı söylemeden önce babama dönüp, “Termodinamik’ten çaktım baba” dedim. Çok hainceydi:)) Bir şey diyemedi oracıkta kaldı öyle.

12puan: İtalya’daki yarışmada, diğer katılımcılarla ilişkileriniz nasıldı?

CU: İsrail ve İspanya ekibiyle aramız iyiydi. Belçikalı grupla yakındık. Hatta Belçika konsolosluğunda bir davete katılmıştık. Tabi o dönemin davetleri, partileri, ortamları bugünkü gibi değildi:)) 1 haftalık 100 dolardı harcırahımız. Acıkırsak ne yiyeceğimizin hesabını yapıyorduk. :)) Kahvaltıda jelatinli peynirleri yanımıza alıp akşam acıkırsak odada ekmek arası yapmayı planlıyorduk:)) Ama olsun yaa! Cefa da olsa çok güzeldi:))

 

O SENE AMİNA BİZİ FAVORİ GÖRÜYORDU

IMG_1818

12puan: Peki favoriniz kimdi o sene?

CU: Çok enteresan. İki favorim vardı. Biri Portekiz, diğeri de İtalya:) Carola’yı çok beğenmemiştim Ama Amina’yı beğeniyordum. Hatta çok enteresan bir anım daha var. Amina’nın bizi favori gördüğünü ve bizden çekindiğini öğrendik. Hatta son provalar sonrası bir odaya alırlardı bizi ve kamera açılarını vs izlerdik. Bizim her iki provamızda da Amina, “Ben de gelip bakabilir miyim” demişti bize. Biz de buyurun tabi demiştik:))

12puan: Peki döndünüz Roma’dan ve yollar ayrıldı mı? Kafanızda önceden İzel ve Reyhan’la başka şeyler yapma planı var mıydı yarışma sonrasında dair?

CU: Hayır. Çünkü İzel’in, İzel-Çelik-Ercan projesinde olacağı daha biz yarışmadan önce belli olmuştu. Hatta biz yarışırken o yüzden bir grup ismi bile koymamıştık kendimize. İzel-Can-Reyhan olarak çıkmıştık. Kariyer planı belliydi İzel’in, ilk albümleri de yanlış hatırlamıyorsam hemen o sene çıkmıştı. Reyhan da Zerrin Özer’in vokalistliğini yapıyordu o dönemde. Zerrin Özer  “Sana kaset yapacağım” diyordu sürekli ancak olamadı o bir türlü. Sonra bağımsız bir şey yaptı Reyhan.

HEMEN BİR ALBÜM YAPTIM, TUTMADI VE MÜZİĞİ BIRAKTIM

IMG_1781

12puan: Peki siz?

CU: Ben de bir albüm yaptım, tutmadı küstüm ayrıldım:)) 93 yılıydı. Aysel Gürel yazdı tüm sözleri. 2 bestem vardı benim. Düzenlemeler Turhan Yükseler. Besteler babam ve Metin Özülkü. Çok şanslıydım aslında. Ama o dönem klip yoktu. Hangi TV programına katılsak, hepsi kendi çekimlerini yapardı şarkılara. Eğlence programları ve onlarla kurulan bağlantılar. Kendi çabamla bir şeyler yapmaya çalıştım. Belki zamanlama hatası, belki uygun parçalar değildi. Belki şans. Bir süre sonra askere gittim ve döndükten sonra müzik kariyerime son verip ilaç sektörüne girdim:)) Çokuluslu şirketlerde, pazarlama, satış ve eğitim bölümlerinde 15 yıl çalıştım.

12puan: Müzikten uzaktınız ama Eurovision’dan öyle miydi? Başka sanatçıların da taklitlerini yaptınız mı:))

CU:)) Yapıyordum yapıyordum. Müzikten kopulmuyor. İlaç sektöründeyken 2009’da uzun bir aradan sonra bir tekli yaptım. “Aşkım sırrın olsun” şarkının adı. O yıllarda yani 1991 ve sonrasındaki dönemde kısa da olsa meşhur olmuştuk aslında. Bir restorana girdiğimizde bir anda bütün kafalar bize dönerdi:)) Ailemden dolayı da müzikle hep içi içeydim. 2009’daki o single’dan sonra 2012’de kesin olarak ilaç kariyerimi noktalayıp tekrar müziğe döndüm:)) Berkan Kaya yönetiminde çok iyi bir orkestram var ve 4 yıldır İstanbul’un çeşitli yerlerinde sahne alıyoruz. 5 kişiyiz sahnede. İngilizce, İtalyanca, Rumca gümbür gümbür şarkılar söylüyoruz. Şu an belli bir mekanda değiliz. Yakında olacak. Geçtiğimiz yıllarda önemli mekanlarda, İstanbul’da ve Bodrum’da sahne aldık. Şu sıralar ülkenin durumundan dolayı piyasa belirsiz. Ama bu arada şunu yapıyorum. Youtube kanalım var bahsetmiştim. İnci gibi işliyorum şu an. Can Uğurluer kanalımın ismi. Oraya performans videolarımı yüklüyorum.

NE OLURSA OLSUN TEKRAR EUROVISION’A KATILMALIYIZ

IMG_1783

12puan: Tekrar Eurovision’a dönersek… Artık katılmıyoruz. Ne düşünüyorsunuz?

CU: Bir defa ben Eurovision’un o kasık, elitist, lordvari görünümlü halinden sıyrılıp bir festival haline gelmesini çok olumlu buluyorum . Hatta 1991’de biz Roma’da, o kasvetli ortamı bozmak için acaba seyircilerin arasında Türk bayraklı bir iki kişi yerleştirsek mi diye çok düşünmüştük:)) Şimdi bildiğin bir şölen:)) Sertab’ın şarkısını dinlediğimde birinci olacağız demiştim. Benimle dalga geçmişti arkadaşlarım. Hatta onun şovunun başlattığı bir akım bile oldu galiba. Sonraki yıllarda başka ekipler de benzerlerini yaptı. Ben ülkelerin birbirlerine yaklaşması ve bazı önyargıların yıkılması açısından mutlaka katılmamız gerektiğini düşünüyorum. Katılmama kararımızın yanlış olduğunu düşünüyorum.

12puan: Peki size bir fırsat çıksa yine katılır mısınız?

CU: Heyecan yaptım şimdi:)) Tabi ki katılırım. Bakın şu önemli. Orada bizi kim temsil edecekse etsin, dil bilmeli, belli standartlara sahip olmalı. İyi şarkıcı olmanın ötesinde başka iyi özelliklere de sahip olmalı.

İZEL VE REYHAN’LA HER BULUŞTUĞUMUZDA ÇOCUK GİBİ OLUYORUZ

maxresdefault

12puan: İzel ve Reyhan’la görüşüyor musunuz? Nasıl aranız?

CU: Çok iyi. Çok seviyoruz birbirimizi. Hatta biraraya geldiğimizde çocuk gibi oluyoruz. Zamansız boynumuza atlayıp öpüyoruz birbirimizi:))

12puan: Üçünüzün birarada olduğu herhangi yeni bir şey olabilir mi? Bir günlük, bir gecelik ya da daha uzun süreli bir proje?

CU:  Olur tabi neden olmasın. Çok isterim. Ben kurumsal hayattayken, İzel ve Reyhan’la bazı dönemlerde sahne aldığım olmuştu. O anlar her şey kafamdan uçuyordu. Çok güzeldi:)

12puan: Peki bizimle ilgili neler düşünüyorsunuz? OGAE Türkiye’den, Eurovision fanlarından haberdar mısınız?

CU: Duymaz olur muyum!! Bir kaç yıl önce OGAE’nin bir şarkı yarışmasında beni jüri üyesi yapmışlardı. Evde şarkıları dinleyip oy verip göndermiştim hatta. Çok güzel işler yapıyorsunuz. Takip de ediyorum. 2004’teki Karaköy’de yaptığınız partinizde net olarak sizden haberdar olmuştum. Etkinliğinizi de biliyorum. Katılmadığımız halde halan direniyor olmanız taktire şayan:)) Sizin sayenizde yine katılırız biz inanıyorum:)) Bence Eurovision çok güzel ve kapsayıcı bir organizasyon. Kendimizi çok dışarıda hissediyoruz. Avrupa bize başka bir çok konuda “Siz bizden değilsiniz” hissini veriyor doğru. Önyargılı ve köşeli bakış açılarına sahipler doğru. Ama bakın geçen sene nakaratında Türkçe olan bir şarkı kazandı. Dolayısıyla önyargıları kırmanın yolu, ısrar etmektir. Katılmalıyız, herşeye rağmen hep katılmalıyız.

12puan: İki dakika’yı en son ne zaman söylediniz?

CU: :))) Hmmm. Çok güzel soru:)) En sonnn…  Geçen sene Mahalle isimli barda, Nişantaşı’nda, Reyhan’la birlikte söyledik:)))

12puan: Unuttunuz mu diye denemek istedik:)

CU: Hahahhahaha

CAN UĞURLUER’DEN OGAE TÜRKİYE VE 12puan.com‘A MESAJ VAR: