ANKARA’NIN EUROVISION MEVSİMİ-ALİ SOLMAN YAZDI

Ogae Turkey’nin en yeni üyelerinden Ali Solman hızlı çıktı. Son dakikada dahil olduğu Stockholm kafilesiyle geçen Mayıs’ta yaşadıklarını çeşitli kereler kaleme almıştı. Ama ilk kez, geçen hafta sonu Ankara Koordinatörü Hüseyin ve Ankaralı üyelerle gerçekleştirdiği yüzyüze buluşmayla artık kulübümüzün de tam üyesi oldu:) Ali’nin bu buluşmaya dair notlarını, Eurovision heyecanının paylaşıldıkça güzel olduğunu ispatlayan bir yazı olması sebebiyle dikkatinize sunmaya karar verdik. İşte içinden Eurovision geçen Ankara macerası.

***

Merhaba sevgili OGAE Türkiye ailesi. Bugünkü yazımda sizlere Ata’nın kendi deyimiyle naçiz vücudunun ebedi dinlenme yeri Anıtkabir’de başlayıp, AŞTİ’de son bulan iki günlük Ankara maceramdan ve OGAE Ankara buluşmasından bahsetmek istiyorum.

OGAE Türkiye’ye girdiğim zamanları unutamıyorum. Kulübü yıllar öncesinden duymuştum ama girmeye doğru adım atmam Mart 2016’yı buluyor. Tabi ki ilk başlarda üye alım işlemlerinin böyle zor ve detaylı olduğunu bilmiyordum. Başkanımızın benimle ilk bağlantı kurduğu günü de unutmuyorum. Referansım olmadığı için kulübe üye olamayabilirim düşüncesine kapılmıştım.

OGAE International’ın da hikayeme katıldığı uzun süren bir üyelik değerlendirmesi aşamasından sonra (Başkanımız Hasan’ın bu süreçte, içinden bana yoğun küfürler ettiğini düşünmüşümdür hep 😀 ) üye olabildim. Üye olduğum akşamı da unutamıyorum. 30 Mart 2016. 12 kredilik bitirme projemiz için 4 grup arkadaşımla bir cafede oturmuş, senaryo fikri bulmaya çalışıyorduk. Başkanımızdan, üye olma sürecinde neler yapmam gerektiğine dair bir e-posta gelmişti. Telefonu elimden bırakamıyordum, çünkü üye olmak üzereydim. Bütün dikkatim bu meseleye odaklanmıştı ve arkadaşlarım telefonla ilgilendiğim için bana kızıyorlardı. Telefonu elimden kapmaya çalıştıkları bile oldu.

Eskişehir’de yaşadığım için OGAE Türkiye Ankara koordinatörüne yönlendirildim ve ertesi gün üyeliğimin kabul edildiğini öğrendim. Aynı gün F-2 akreditesi için de başvurumu yaptım. Hiç unutmuyorum, Ankara bölgesine yeni biri daha katıldığı için koordinatörümüz Hüseyin çok sevinmişti.

Hüseyin, ilk günden beri yaşadığım her problemle ilgilendi. O yüzden kendisine sonsuz teşekkür ediyorum. Neyi, nasıl yapmam gerektiğini bana anlattı, onikipuan formuyla ilgili beni bilgilendirdi, işlerin raconundan bahsetti. Geçtiğimiz hafta sonu da Hüseyin ve diğer OGAE Ankara üyeleriyle ilk kez buluşma fırsatını buldum.

Öncelikle öğle vakitlerinde Hüseyin ile buluştuk ve Anıtkabir’e gittik. Aslanlı Yol’dan yürürken Hüseyin bana taşların neden öyle yerleştirildiğini anlattı. Taşların yerleştirilme şeklinden dolayı, aşağı bakmadan yürümek kolay değil. Ayağınız takılabilir ve düşebilirsiniz. Böyle bir tasarımın sebebi de, Aslanlı Yol boyunca yürüyüp Anıtkabir’e varana kadar, sanki saygı duruşundaymış gibi sürekli aşağıya bakıp Ata’ya saygı göstermekmiş.

Anıtkabir’de saygı, sevgi, özellikle özlem ön plandaydı. Müzenin içinde dolaşırken zaman tünelinden de geçiyorsunuz aslında. Birinci Dünya Savaşı ve Mondros ile başlayıp, 10 Kasım 1938’e kadar süren, insanın tüylerini diken diken eden bir tünel aslında bu. Türk toplumunun yaşadıklarına, Kurtuluş Savaşı’na, Atatürk’ün muhteşem askeri zekasına ve ileri görüşlülüğüne bu tünelde tanık oluyoruz. Anıtkabir müzesinin bitimine doğru bir dönemeç var, Atatürk’ün 10. yıl konuşması gür bir sesle yankılanmaya başlıyor. Onun güzel sesini duyup ağlamamak imkansız.

Bu duygusal ziyaretin ardından diğer OGAE üyesi Mahmut ile buluştuk. Daha sonra da Bahçelievler’in meşhur 7. caddesine gidip Fatih ve Kaan ile bir cafe’de buluştuk. O gün başlamış Açıköğretim sınavları ve yaz mevsimlerinin bir ürünü haline gelmiş düğünler dolayısı ile buluşmada 5 kişiydik. Masaya oturduğumuzda Fatih ve Kaan Eurovision sohbetine başlamışlardı bile. Sonra biz de onların güzel sohbetine katıldık.

Masada en küçük ve en yeni üye bendim. Herkes birbirini yıllardır tanıyordu. Ankara ekibinin sahip olduğu dostluk gerçekten çok güzel ve çok samimi. Birbirleriyle dalga geçtiklerinde bile, aralarında var olan güzel samimiyeti görüyorsunuz. Ankara ziyaretim boyunca hiçbir hesabı bana ödetmeyerek kısa süreli krizler geçirmeme ve donup kalmama sebep oldular.

IMG_8676

Daha sonra Hüseyin’in evine Eurovision izlemeye gittik. Herkes izlemek istediği yılı söyledi ve oy birliği ile 2012 yılını izlemeye karar verdik. Performanslar tamamlandıktan sonra kendi aramızda oylama yaptık. Oylamamızın sonucunda benden ve Mahmut’tan 12 puan, Hüseyin’den 8 puan, Fatih’ten 5 puan ve Kaan’dan 6 puan alan İsveç, toplamda 43 puan ile 4 yıl sonra yine birinciliğini sağladı. İkincimiz ise 38 puan ile Azerbaycan oldu. İlk beşimizin geriye kalanı da şöyle: 26 puan ile üçüncü olan İspanya, 24 puan alarak da dördüncülüğü paylaşan İtalya ve Romanya.

Eurovision 2012 bittikten sonra dışarı çıkıp yemek yedik. Ertesi gün işleri olduğu için Fatih ve Kaan yanımızdan ayrıldı. Hüseyin, Mahmut ve ben de eve döndük . Ertesi gün kahvaltı yapmak için de Hamamönü’ne gittik. Nefis bir serpme kahvaltı sonrası (Hüseyin hesap konusunda yine kısa süreli bir kriz geçirmeme sebep oldu) Hamamönü’nü dolaştık, ardından da Kentpark AVM’ye gittik. Orada, cumartesi günkü buluşmaya gelememiş Uluhan ile de buluştuk. Daha sonra, otobüs saatim yaklaştığı için otogar yakınlarında bir cafe’ye gittik. Sonrasında da beni otogara bıraktılar, bu da OGAE Ankara buluşmasını tamamlamış oldu.

Güzel ve Eurovision ile dolu bir hafta sonuydu, Hüseyin çok iyi bir ev sahibiydi. Misafirperverliğine ne kadar teşekkür etsem az. OGAE Ankara’ya da arkadaşlıkları ve samimiyetleri için teşekkür ederim.