OGAE TURKEY STOCKHOLM GÜNLÜĞÜ-4

img 3876
Herkese selamlar. Eurovision haftası resmi olarak dünkü seremoni ile başladı arkadaşlar. Eurovision’ın İnstagram hesabında da olduğu gibi, geri sayım dün akşam resmen tamamlandı. Geri sayımın son ülkesi ise Slovenya oldu.
 

img 3877
Seremoni öncesinden bahsedecek olursak; öncelikle sabahın erken saatlerinde EuroClub önündeki direklere, 42 ülkenin bayrağı, İsveç Kraliyet Ordusu Bandosu’nun enstrümanları eşliğinde (çalınan şarkılar ise Euphoria ve Heroes), İsveç Kraliyet ordusu askerleri tarafından göndere çekildi. Eurovision tarihinde ilk kez gerçekleştirilen böylesi bir bayrak seremonisine, Stockholm belediye başkanı ve Eurovision Executive Süpervisor’ı Jon Ola Sand da katıldı. Ardından saatler akşam 18’i gösterdiğinde Eurovision açılış seremonisi ve kırmızı halı geçidi, EuroClub önünde yapıldı. Kırmızı halı geçidine bir tek Norveç temsilcisi Agnete katılmadı. Diğer 41 ülke temsilcisi ve delegasyon ekipleri ise sırasıyla kırmızı halı üzerinde yürüdü. Açılış töreni eurovision.tv’de canlı olarak yayınlandı.
 
Açılış seremonisi öncesi, orada bulunan herkese, Kanada’nın LGBT yayınları ve programları yapan televizyon kanalı OutTV, gökkuşağı bayrağı dağıttı. Seremoniyi Jovan Radomir ve Catarina Rolfsdotter Jansson sundu. Seremoni öncelikle Jon Ola Sand’ın konuşmasıyla başladı, daha sonra halıda ilk boy gösterenler, bu senenin sunucuları Petra Mede ve Måns Zelmelöw oldu. İkili, akrediteli basın mensupları tarafından yoğun ilgiyle karşılandı. Benim için güzel olan yanı ise, Måns ile selfie çekinebilme imkanı bulabilmiş olmam. Aslında kırmızı halıda bulunduğum konum dolayısiyle, pek çok temsilci ile de selfie çekinebilme olanağım oldu, çünkü Eurovision resmi twitter sayfası çalışanı tam önümde durmuştu. Hatta bir süre sonra orada bulunan diğer arkadaşlarla “artık yeter, yine mi selfie” demiş bile olabiliriz 🙂
 

img 3878
Açılış seremonisi sırasında, Büyük 5’linin, finalde hangi yarıda çıkacağı, kurayla belirlendi. Kura sonuçlarına göre; Fransa, Almanya ve İtalya finalde ilk yarıda; İspanya ve Birleşik Krallık ise ikinci yarıda yarışacaklar.
 
Temsilcilerden bahsedecek olursak, ilk anons edilen; İsveç temsilcisi Frans oldu. Kendisi gerçekten de büyük bir ilgiyle karşılandı. Benim görüşüme göre, karşılaştığı ilgiden tabi ki de son derece mutluydu.
 
Temsilciler arasında en sıcak kanlı olanı İrlanda temsilcisi Nicky’ydi. Sıcak kanlılığının sebebi herkesten oy istiyor olması mıydı, tam olarak bilemiyorum. Önümden tam olarak 3 kez geçti ve üçünde de “Please vote for us” demeyi ihmal etmedi. Türkiye’nin Eurovision’a katılmayacağını bilmediği sonucuna vardım. Belarus temsilcisi Ivan da, elinde tablet, hemen hemen bütün fanlar ile selfie çekindi. Ivan’ın dünkü seremonide çok şık olduğunu ve saçlarının da çok güzel olduğunu belirtmem gerekiyor. Diğer bir karizmatik temsilci ise Hollanda temsilcisi Douwe’du. Giydiği takım elbise gerçekten çok şıktı. Douwe, kırmızı halı geçidini tamamladıktan sonra, akrediteli basın bölümüne geçerek, bizzat kendisi, diğer temsilcilerle röportaj yaptı, ki son derece eğlenceli bir görüntüydü.
 
 
Kırmızı halının en çılgın ve en çok ses getiren çığlıkları ise İspanyol fanlardan geldi. Barei, İspanyol fanların önünde durduğunda, hep birlikte “Say Yay!” şarkısını yüksek sesle söylediler.
 
Beni son derece rahatsız eden üç de olay oldu. Öncelikle İsrail temsilcisi Hovi’nin göründüğü gibi sıcak kanlı olmadığını belirtmek zorundayım. Kırmızı halı geçidinde o kadar havalıydı ki, hayranlarının önünden resmen koşa koşa, umursamaz ve burnu havada bir şekilde geçti. Fotoğraf çekindiği ya da röportaj verdiği herhangi bir insan oğlu var mıydı bilemiyorum, göremedim. Gerçekten hızlıca koşmuştu çünkü. 
 
İkincisi ise, Letonya’nın temsilcisi Justs. Justs’ın yanında, geçen senenin Letonya temsilcisi Aminata da vardı. İkisi de son derece soğuk ve ilgisizdiler. Justs çok az kişiyle röportaj yaptı, fotoğraf çekindiği hayranları olduğunu ise hiç sanmıyorum. Aminata ise, o kadar tuhaf ve soğuktu ki, kendisine seslenen hayranlarına bakmayı bile düşünmedi, sıkılmış bir şekilde, kırmızı halının ortasında, sanki oraya çakılmış gibi durmayı tercih etti. Kesinlikle tebessüm bile etmedi. Kendisini, o halıya zorlayarak çıkardıkları düşüncesine kapıldım bir an için.
 
Ve son olarak da Ermenistan temsilcisi Iveta’dan bahsetmem gerek. Aslında kendisinden kaynaklanan bir sorun da değil, onu belirtmeliyim. Kırmızı halı boyunca yanında durduğum Türkiye’den bir fan arkadaşım kendi sitesi için canlı yayın yapıyordu. Iveta’ya “Türkiye’ye selam gönderir misin” diye sorduğunda, Iveta’nın yanında bulunan delegasyon ekibinden bir kadın, arkadaşıma resmen öldürücü bakışlar attı. “Türkiye” kelimesinden hoşlanmadığından gerçekten emin oldum, o bakışlar gerçekten ürkütücüydü. Iveta ise güler yüzle, Türkiye’ye selam gönderdi.
 
Tabi ki bu senenin favori isimlerinden olan Sergey’den de bahsetmemiz lazım. Sergey, kırmızı halı boyunca sıcak kanlı ve herkese karşı oldukça ilgiliydi. Pek çok basın mensubuyla röportaj yaptı, hayranlarıyla selfie çekinmeyi ihmal etmedi. Yakından bakınca, gerçekten de karizmatik olduğunu belirtmem gerek. Kıyafet seçimi de gerçekten zevkliydi.
 
Kıyafet demişken, birkaç ülkeden bahsetmezsem olmaz. Örneğin Almanya temsilcisi Jamie-Lee. Pek bir farklılık da yoktu aslında, bildiğiniz gibi giyinmiş, bildiğiniz makyajı yapmış, saçlarında bildiğiniz aksesuarları vardı.
 
Hırvatistan temsilcisi Nina ise, uzaylı kıyafetlerini çok seviyor olacak ki, yine üzerinde, kendisini uzaylıya benzetmiş bir kıyafetle geldi. Yine de sıcak kanlı olduğunu söylemem gerekiyor.
 
Fakat, dış görünüş olarak beni en çok şoka uğratan temsilci ise İsviçre temsilcisi Rykka oldu. Tam saçlarını daha ne kadar değiştirebilir ki, diye düşünürken; bir anda çok enteresan bir saç kesimi ve rengi ile kırmızı halıda boy gösterdi. Gözlerimin algıladığı görüntüden bir an için şüphe ettim ama ne yazık ki gerçekti. Kendisine Cem Yılmaz’ın “GORA” filminden bir alıntı yaparak, o meşhur soruyu sormak isterdim; “Senin saçına n’olmuş bacım? Hah ben de onu diyorum işte n’olmuş. Tövbe estağfurullah bir şey olmuş yani.” Grimsi mi, mavimsi mi, tam olarak hangi renk tonu olduğunu anlayamadığım bir renk ve pek de tasvip etmediğim bir stil ile yapmış olduğu saçlarını, gerçekten ilginç buldum.
 
Kırmızı halı töreni olaylarına dönecek olursak, Serhat’tan da bahsetmek istiyorum. Türk olduğumuzu görünce bize çok yakın davrandı. Kendisi gerçekten çok karizmatik bir adam. O derinlerden gelen dolgun sesi ise karizmasına ayrı bir şeyler katıyor. Kıyafet seçimi de oldukça şıktı, yine fötr şapkası başındaydı tabi ki. Orada tanıştığım OGAE Polonya üyesi bir arkadaş, Serhat’a yine, Türkiye’nin tekrardan katılmasıyla ilgili neler yapacağını sordu, Serhat da yine elinden gelen her şeyi yapacağını, Türkiye’nin Eurovision için ne kadar önemli olduğunu söyledi. Konu Türklerden açılmışken, Jamala da bize Türkçe bir kaç kelime söyledi. Samra ise “biraz” yoğun olduğundan bizi pas geçti.
 
Biraz da komşu ülke temsilcimiz Poli’den bahsetmek istiyorum. Kendisi o kadar sevimli, sıcak kanlı ve güler yüzlüydü ki… Yanımda bulunan 2 OGAE Almanya üyesi kızın kıyafet seçimiyle ilgili çok samimi yorumlarda bulundu. Hatta 2 kızdan bir tanesine biraz yazmış bile olabilir 🙂 Sonra tam karşıma geçtiğinde ise hep birlikte şu sözleri söyledik: “O, day mi lyubovta, they will never break us down.”
 
Kırmızı halı geçidi başladığında bir de şöyle bir şey olmuştu. Yangın arabaları EuroClub’ın yakınına gelmişler ve havaya su sıkmışlardı. Kesintisiz olarak sıkılan sular sayesinde oluşan gökkuşağı, yaklaşık 1 saat boyunca EuroClub’un yanında, havada parlamıştı.
 
Son olarak bir de şunu söylemem gerekiyor; açılış seremonisinde, bu sene kullanılacak olan grafikler de hafiften gösterildi. Her ülkenin temsilcisi anons edildikten sonra, şarkının video klibinin belli bir kısmı gösterildi ve grafikleri de orada görebilmiş olduk.
 
Güzel bir açılış seremonisiydi. Oldukça eğlendim, diğer OGAE klüplerinden insanlarla tanışıp konuşma fırsatı edindim. Daha güzel olanı ise, artık resmen Eurovision’ın başlayacak olması ve Eurovision 2016’nın canlı yayınlarına sadece 1 gün kalmış olması. Herkese iyi günler ve Salı’dan itibaren başlayacak olan Eurovision maratonunda iyi eğlenceler 🙂