SERHAT, OLCAYTO, CEMİLE, SEMRA, BİRSEN… AMA BİR TEK SEN YOKSUN TÜRKİYEM!

n_18691_1
Türkiye’nin 1975’te başlayan Eurovision yolculuğu, inişli çıkışlı tarihinde insanlık için küçük ama bizim için büyük adımlara sahne oldu.

Malumunuz, en son yeraldığımız sahne 2012 yılının Bakü’sü oldu. Kaderin cilvesi. Eurovision’a gardaş topraklarda veda ettik. Böylesi yazılıymış deyip yaramızı daha fazla deşmeyelim.

Tamam anladık biz yokuz. Ama 2016 Eurovision’u öyle enteresan bir seneye dönüştü ki, Türkiye katılmıyor ama Türk besteciler, şarkıcılar, söz yazarları bu sene Stockholm’de olacak. Hatta bizim bile 2008’deki DELİ’den bu yana yüz vermediğimiz Türkçemiz, çok farklı bir formda olsa da, Stockholm’de sahnede duyulacak.

Bu tuhaf tesadüfler dizisine geçmeden önce, Türkiye’nin değil ama Türklerin ve Türkçe’nin Eurovision tarihindeki önemli izlerine bakalım biraz.

İlk akla gelen 1988 yılı. Türkiye 1975’ten beri katıldığı yarışmalarda, 86 yılındaki Halley derecesi hariç, tam bir başarısızlık abidesi olarak görülüyor. Günümüz futbol şampiyonalarındaki San Marino neyse, o dönemin Türkiyesi de o aslında. 75-85 yılları arasında katılan şarkılarımızın aldığı puanların toplamı bile, herhangi bir yarışmada ilk 5’e girmeye yetmiyor. Durum vahim.

Ama durun bir dakika. 1988 yılında İsviçre adına beste yapan Atilla Şereftuğ, hem de Eurovision tarihinin gelmiş geçmiş en büyük ismi olan Celine Dion ile yarışmayı kazanıyor. Ve ne acı ki, biz o yarışmadan da “Allah Allah” diyerek dönüyoruz.

 Türkiye 90’lı yılların başında tamamı Türkçe şarkılarla sonlardan yine kurtulamıyor. 1997’de Şebnem Paker’le o zamana kadar ki tarihinin en iyi sonucuna kavuşuyor nihayet. Sonrasında yine bir durgunluk ve 2000’lerin başından itibaren yavaştan yarı Türkçe-yarı İngilizce kervanına takılıyoruz.

Tam biz bu kulvara girmişken Eurovision’un ilk “Türkiye dışından Türkçe” sürprizi geliyor. 1999’da Almanya adına sahnede söylenen şarkı, Türk şarkıcılar tarafından Türkçe sahneleniyor. Daha doğrusu nakaratı ve büyük bölümü Türkçe. Sürpriz isimli grup, tüm Eurovision alemine ve Türkiye’ye mega bir sürpriz yaparak, yarışmada üçüncü oluyor. Ve o seneki Türkiye’nin Türkçe şarkısından kat kat daha yüksek puanlar alarak.

Yıl 2003. Biz artık “Türkçe olmuyor” kervanına tamamıyla katılmışız. İlk kez bir Türkiye Eurovision şarkısı, tamamen İngilizce söyleniyor sahnede. Ve Sertab, ilk şampiyonluğumuz getiriyor, gözlerimizi yaşartıyor.
Yıl 2004. Biz artık Türkçe’yi çoktan unutmuşuz. Üstelik de yarışma İstanbul’da. Ama durun bir dakika! Almanya, yine yapıyor yapacağını. 99 sürprizinin ardından 2004’te de, İstanbul sahnesine bir jest geliyor Alman şarkıcıdan. Bir çok kişi anlayamamış olsa da, Alman solist Max sahnede “Akşama kadar bekleyemem canımmm” diyor. Ve nanik yapıyor adeta bizlere:)
2005 ve 2006’da “güzel Türkçemizi unutmayalım” moduna geçerken, 2007’de sadece “Şekerim” diyerek yönümüzü belli ediyoruz. Ve bir süreliğine buzdolabına alınan Eurovision maceramızın son Türkçe şarkısı 2008’de duyuluyor. Sonrasında şarkılarımıza giren tek Türkçe sözcük “Düm Tek Tek” oluyor.
Gerçi Can Bonomo ile veda ettiğimiz sene, hatrı sayılır bir Türk nüfusuna sahip Bulgaristan’dan geliyor bir küçük jest. Bulgar şarkıcı bir çok dilde “seni seviyorum” dediği şarkısında, Türkçeyi de kullanıyor. İşte onlar aslında duyduğumuz son Türkçe sözcükler olarak kayda geçiyor.
 
Gel zaman git zaman. Son 3 yarışmadır artık “İyi akşamlar Türkiye, her nerede unutuyor ya da unutuluyorsan” modundaydık. Eurovision’daki tek Türk varlığı bu süreçte, ellerinde bayraklarıyla Türk fanlar ve Ferit, Dilara gibi isimleriyle gönüllerimizde hoş sada bırakan ama daha ilaç niyetine tek kelime Türkçe şarkıyla katılmayan Azeri gardaşlarımız oldu.
Ta ki bugüne kadar…
Bu uzuuuun flashback’in ardından 2016’ya gelelim.
Türkiye’nin olmadığı ama her köşesine Türklerin ve bir şekilde Türkçe’nin sineceği enteresan bir Eurovision yılındayız.
Stockholm’deki yarışmada uzun bir aradan sonra bir Türk şarkıcı sahnede olacak. Çoğumuzun 90’lı yıllarına, Riziko yarışmasıyla damga vuran müzisyen Serhat Hacıpaşalıoğlu, şaşırtıcı bir kararla San Marino’yu temsil edecek Stockholm’de. Şarkısı İngilizce ama bestecisi de bir Türk. Evet Olcayto Ahmet Tuğsuz. 1987’den sonra o da yine Eurovision’da. Ama bu kez San Marino için besteledi. Ne kadar tuhaf bir tesadüf ki, Tuğsuz’un Türkiye’yi temsil ettiği senenin ertesinde, Eurovision’u başka bir ülke adına yine bir Türk besteci kazanmıştı.
Bu kadar mı? Hayır. Evet yıllar sonra Türkçe de Eurovision sahnesinde olacak. Tabi bu kez öyle hemen anlayamayacağımız bir formuyla. Ukrayna adına katılan ve kendisi bir Kırım Tatarı olan şarkıcı Jamala (biz onu artık Cemile olarak benimsedik), 1944 sürgününü konu edinen, ağıt formunda sansasyonel bir şarkıyla Stockholm’de olacak. Adı da 1944 olan şarkının büyük bölümü İngilizce. En can alıcı kısmıysa Kırım Tatar Türkçesi. O gece yarışmayı bir şekilde izleyecek olan Türklerin de içini dağlayacak nakaratında Jamala, “Ben bu yerde yaşamadım, gençliğime doyamadım” diyor.
Bir de Türk söz yazarımız var. O da bize Hadise’yi hediye eden Belçika’dan. Bu yıl Belçika’yı temsil eden şarkının sözlerini yazanlar arasında da bir Türk’e rastlıyoruz, Birsen Uçar’a.
Azeri gardaşlarımız ise yine tamamı İngilizce bir şarkıyla katılıyor bu sene. Ama varlıkları yeter. Onların temsilcisi Semra sayesinde, sahnede 2 Türk şarkıcı varmışcasına gururlanırız zaten, dert değil:)
Bitti mi? Hayır tabi ki! Biz varız yahu! Türk Eurovision severler…

Siz o gece Stockholm Globen arenada, Türk bayraklarını kimler sallayacak sanıyorsunuz?

Yazar: Tayfun O.