Bonsoir L’europe

paris
DOUZE POINTS

Önder Selek Fransa’dan yazıyor.

 


 

Fransa’da Eurovision denildiğinde garip garip bakan suratlardan bahsetsem, bu size hiç yabancı gelmez sanırım. Geçen gün katıldığım toplantılardan birinde OGAE Fransa’nın Feridun abisi tadında bir üyesi bu konudaki tartışmalara son noktayı koydu. İnsanlara garip gelen yarışma değil fanların yarışmaya bu denli bağlılıkları.

Eh çok da haksız sayılmaz hani. Bir haftalık Eurovision bütçesi ile neredeyse bir haftalık Fransız Polinezyası tatilinin yapılabileceği, bilet fiyatları ile Avrupa turuna çıkmış Kylie Minogue, Lady GaGa konser biletlerini ikiye hatta üçe katlayan bu televizyon eskisi yarışmaya duyulan aşırı ilgi hala açıklanmayı bekleyen karmaşık bir matematik teoremi gibi.

marie
Önder Selek, bir OGAE Fransa partisinde, 2002 ESC şampiyonu Letonyalı Marie N ile birlikte

Fransa’da da durum Türkiye’dekinden çok farklı değil. Hatta bizim 2003 yılında dirilen heyecanın burada çok önceden fosilleştiğini söylemek mümkün. 1977’den kalan şimdilerde dalga konusu olabilecek bir şarkı ve her ülkenin az biraz sahip olduğu “nasıl olsa hayatta biz kazanamayız” söylemi burada Eurovision ile bütünleşmiş durumda.

Fransız fanlar içinse aynısını söylemek yanlış olur. Eğlence anlayıslarımız ve yarışmaya bakış açımız biraz farklı. Onlar hala OGAE Türkiye ‘nin mail grubu dönemini yaşıyorlar diyebiliriz. Çalışmalarını büyük bir ciddiyetle sürdürüyorlar. Kulüpleri bizden çok daha kalabalık ve kurumsal. Yıllık toplantılar ve partiler her sene aşağı yukarı aynı tarihlerde yapılıyor ve girişler ücretli. Bu partilerden bir tanesi Nisan ayında OGAE Fransa’nın o seneki Eurovision şarkılarını oyladığı parti. Gündüz başlayan toplantı pasta limonata çizgisinde devam edip vatan toprağı öptürecek cinsten bir ambiyansla sürüp sonlara doğru OGAE gömleğinizi çıkarmanızı sağlayacak sıkıcılıkta ilerliyor. Öteki parti ise Ekim ayında akşam saatlerinde düzenleniyor. En azından soft alkolün bulunduğu bu partide hafif bir Cadde-i Kebir esintisi hissedebiliyorsunuz. Yoksa karaoke kısmı çekilir gibi değil. Ayrıca tahmin edebileceğiniz gibi bu partilere eski Eurovision katılımcılarını da davet ediyorlar. Geçen sene katıldığım bir ekim partisine ölü Eurovision birincilerinden Marie N gelmişti. Fanlar ona; o ortama ancak yarım saat dayanabildiler. Halbuki aynı senenin Türk temsilcisi adeta bizim kulüple bütünleşmiş durumda.

10 seneden beri bu partilerin hiç birinde bir aksama olmamış. Benim katildiklarım ise Fransa’nın her yerinden ve hatta Belçika ve Lüksemburg’dan insanların geldigi geniş katılımlı organizasyonlar idi. OGAE Fransa’nın her sene Eurovision’a gelen en kalabalık ekiplerden biri olduğunu da söylemeye gerek yok sanırım.

parisiki

Yani son senelerde EBU neredeyse Fransa’yı puan tablosunun son sıralarından maaşa bağlayacak olmasına rağmen asla vazgeçmeyen bu azimli arkadasları da kutlamak lazım. 2002 yılından itibaren tek basarılı sonuçlarını Patrica Kaas ile alan Fransızların Eurovision ibresi bu sene alınan sonunculukla (tarihlerinde ilk defa) dibe vurmuş oldu. OGAE Fransa üyelerinin şu anda ki en iyimser istekleri ise ilk 10. Kısa vadede kazanma şansını ne yazik ki kimse görmüyor. Ülke piyasasında başarılı olan sanatçılar son yıllarda alınan lanetli sonuçlardan olsa gerek Eurovision’a katılmayı düşünmüyorlar. Bütün bu gelişmelere rağmen bu sene ulusal final yapmaktan vazgeçen Fransa görevlendirme yolu ile Viyana temsilcisini belirleyecek. Diğer bir ilgi çekici değişiklik ise yarışmanın TF3’den alınıp TF2’ye verilmesi. Bu yolla yarışmaya karşı kaybolan ilginin yeniden canlandırılmasının hedeflendiği ve halk tarafından tanınmış bir sanatçının görevlendirileceği konuşulanlar arasında. Fakat temsilcinin kim olacağı konusunda ise herhangi bir tahmin yapılmıyor. Geçtiğimiz kış Dernière Danse adlı şarkısıyla adından oldukça söz ettiren Arap asıllı Indila ise şimdiden böyle bir şeyi asla düşünmediğini belirterek tartışmalara son noktayı koydu.

Anggun hezimetinden sonra ağızları yanan Fransızlar önümüzdeki seneden de umutsuz desek yeridir. Çok büyük beklentiler yok. Puanlama sisteminden de çok memnun değiller. Ama yine de Eurovision Fransa’da kitch bir eğlence, yılda bir akşam televizyonda seyredilen hoş bir yayın ve belki bir gün Paris’e geri dönecek bir organizasyon hayali olarak kalmaya devam edecek. Eurovision’u sevenler ve ondan rahatsızlık duymayan diğer insanlar sayesinde.